Matt Guitars

Uzunca zamandır forumlar ve sosyal medyaya vakit ayıramıyordum. Projeler ilerledikçe üzerimdeki yük hafifledi, paylaşımlara devam. 🙂

73701 eklentisini görüntüle 73702 eklentisini görüntüle 73703 eklentisini görüntüle 73704 eklentisini görüntüle 73705 eklentisini görüntüle 73706 eklentisini görüntüle

Bunlardan biri tahmin edeceğiniz üzere 25” skalaya sahip. Diğeri ise bariton, 27” skalalı. İkisinin de manyetikleri ERS Pickups'tan geliyor.

Gitarları kısaca özetleyim;
25” skalalı ”doublecut” olan üzerinde ”Becos” marka, 28db, push-push aktif booster devresi barındıracak. Booster'ın potansı master volume görevi görecek. 2 adet bağımsız volume potansı da push-push olarak tek tek manyetiklerin coil-tap olayını kontrol edecek. 1 adet de ton potansı olacak. 3 yollu manyetik switch'i alt boynuzun orada, içeriden montajlı olacak.

Bu arada sapın uzantısı kapak ağacının altından yaklaşık 1.5-2cm derine giriyor. Long tennon - bolt on karışımı, long tennondan da uzun bir bağlantı oldu. Son perdelere erişimi kolaylaştırmak adına böyle bir bağlantı ortaya çıktı.

Diğer gitar ise;
27” skala yüzünden sapın truss rod sonrası desteksiz alan kalmaması adına klavye altına epoksi ile abanoz destek çubukları gömdüm.

73707 eklentisini görüntüle

Oldukça sade bir gitar olacak, 3 yollu switch, bir adet volume potansı ve bir killswitch var. Bu projenin detayları ilerleyen günlerde...

Bu iki gitarın ortak noktası ise kapalı fret yuvalarına sahip olmaları. Bununla birlikte ”hemispherical” ya da ”dome” dedikleri fret uçları olacak ikisinde de. Şöyle göstereyim;

73708 eklentisini görüntüle

Açık konuşayım, ilk defa yapıyorum bu tip bir fret işçiliğini, gerçekten çok uğraştırıyor. Fakat hem görsel, hem hissiyat bakımından harcanan zamana değiyor sanırım.

İnlaylere gelecek olursak, iki proje için de asıl sıkıntı inlaylerdi. Ülkemizde maaalesef bir çok malzeme bulunmadığından, inlayleri dolduracak malzemeyi deneme yanılma yaparak bulmak durumunda kaldım. Bu süreç bana biraz zaman kaybettirdi ama artık ne yapacağımı biliyorum en azından. 🙂


Çok uzadı mesaj, ilerleyen günlerde daha sık ve kısa paylaşımlar yapmaya çalışacağım, bu mesajı da kısa bir video ile sonlandırıyorum;

Şu Double Cut olan bayağı PRS gibi olmuş 😀 Çok güzel görünüyorlar elinize sağlık 🙂
 
Çok teşekkürler arkadaşlar yorumlar için.

@Emre Güven , Double Cut için PRS'ten yola çıkıp (son perdede erişim kolaylığını birinci öncelik sırasında tutarak) kendimizce eksiklerini almadığımız bir form diyebiliriz. Sap bağlantısı da tamamen bu yüzden o şekilde evrildi. 🙂

Kıyaslama amaçlı fotoğrafı ekliyorum;

Screen Shot 2016-03-10 at 4.07.01 PM.webp
 
Çok teşekkürler arkadaşlar yorumlar için.

@Emre Güven , Double Cut için PRS'ten yola çıkıp (son perdede erişim kolaylığını birinci öncelik sırasında tutarak) kendimizce eksiklerini almadığımız bir form diyebiliriz. Sap bağlantısı da tamamen bu yüzden o şekilde evrildi. 🙂

Kıyaslama amaçlı fotoğrafı ekliyorum;

73929 eklentisini görüntüle
Yanlış anlaşılmasın bu arada "kopya çekmişsiniz" anlamında demedim onu. Çok beğendiğim için böyle bir şey söyledim. Prs gitarları çok severim. Sizinkiler de Prs'ler gibi güzel olmuş anlamında söyledim. Yanlış anlaşılma olduysa kusuruma bakmayın 🙂
 
Ahah, o şekilde düşünmemiştim yazarken, ölçekli ilüstrasyon ile benzerlikleri ve farklılıkları açısından daha açıklayıcı olmak adına o şekilde yazdım. Asıl siz kusura bakmayın niyetimi açıkça belli edememişim. 🙂

Gövdelerde ergonomik formlar ortada zaten, önemli olan bunları kişisel zevke göre tekrardan yorumlamak, nüanslar yaratmak diye düşünüyorum. Sadece headstock konusunda biraz hassasım. 😎

İddialı gövde şekilleri için, piyasa şartları da göz önünde bulundurulduğunda, ancak ”umarım” diyip önümüzdeki yıllar için karaladığım bir kaç tasarım olduğunu söyleyebilirim şimdilik.
 
Uzun bir aradan sonra şimdilik elimizdeki son videoyu yayına sokmuşken konuyu da güncelleyim dedim.

Önce video;
Yine Faruk'un zulasından çıkan bir backing track ve çalışma. Merak eden olursa detaylarını öğrenir paylaşırım. (Gerçi kendi gelsin açıklasın, açık davet 😀 )


Gelelim gitarlara;

Önce Double Cut;
1.webp 3.webp 2.webp 13.webp 9.webp
Görüldüğü üzere 22 perde, çift humbuckerlı bir gitar. Tel boyu 25".

Elektronik kısmına geleyim direk, 2. sayfanın sonundaki mesajımda bahsettiğim gibi, karşıdan bakarken en altta tone potansı, üstünde 2 push-push volume potansı, 1 adet de master volume var. Master volume push-push hareketle booster'ı aktif ediyor.
İlerleyen tarihlerde sahibi ile ortak bir zaman diliminde buluşabilirsek video çekimleri için gitara bir süreliğine el koymaya çalışacağım. :devil:

Manyetikler o mesajda da bahsettiğim gibi @Ers Guitar Pickups 'tan geldi ve muhteşemler.

Gelelim diğerine; çizimlerini beraber yaptığımız sahibi, Caner, isminin CA-6BY olmasını istedi, haliyle CA-6BY olarak bahsedeceğim ondan.

21.webp 22.webp 23.webp 24.webp
Çok sade, tam olarak amaca yönelik bir gitar oldu bu. Bariton (27" tel boyu) 24 perde, 3 yollu toggle switch, 1 volume, 1 kill switch'ten oluşmakta bu gitar. Manyetikler yine @Ers Guitar Pickups 'tan geldi, az önce yazdığım düşüncem bunlarda da geçerli. Caner bu fikirle geldiğinde renk kombinasyonu konusunda çok tedirgindim fakat bitince ortadan kalktı o tedirginlik. Heheh.

Facebook sayfasında gitarların daha fazla (11'er tane daha) fotoğrafları var, ilgilenenler Matt Guitars | Facebook 'dan devam edebilir.

Sırada üç gitar var, ikisi 7 telli, biri 6 telli olmak üzere başladığım. Onların güncellemeleriyle devam edeceğim bir sonraki mesajımda.

Bu kadar vakit hırsızlığı yeter, şimdilik daha fazla uzatmıyorum mesajı. Görüşmek dileğiyle! 🙂
 
Evet, boyayı kendim yapıyorum. Son 3-4 yıl neredeyse piyasadaki bütün vernikleri denemekle geçti ve sonunda kendi doğrularıma ulaştım. Aynı gitarı 8-9 kez, tekrar tekrar kazıyıp boyamışlığım bile oldu, ”kaliteli” diye bilinen yerli markaların ürünlerindeki hatalar yüzünden. Şu an kullandığım verniklerin tamamı ithal... Diğer bir deyişle; ”ne kadar ekmek, o kadar köfte” 🙂

İşin teknik kısmına gelecek olursak, bu seviyede işler çıkarana kadar geçen zaman içinde neden böyle iş çıkaran insan sayısının az olduğunu anladım. Gitar yapmak 3x sabır istiyorsa, boya işi en az 9x sabır istiyor. Olay sırf verniği doğru karışım oranında hazırlayıp (gram bazında oranlar var) doğru basınçta püskürtmekle bitmiyor. ”Leveling” adı verilen o portakal kabuğu dokusunun zımparayla temizlenip verniğin tekrar parlatılması başlı başına ayrı bir iş. Otomobillerde, mobilyalarda ürünle haşır neşir olduğumuz mesafeden dolayı çok dikkat çekmiyor o doku, fakat söz konusu gitar olunca fotoğraflarını paylaşacağım sonuca ulaşmak gerekiyor.

Benim tercihlerime gelecek olursak, gitarlarda yerine ve elde etmek istediğim dokuya göre akrilik veya poliüretan vernik kullanıyorum. Parlak olmasını istediğim yüzeylerde akrilik, hafif mat, zamanla parlamamasını istediğim yüzeylerde poliüretan kullanıyorum. Şahsi görüşüm, Nitroselüloz vernik artık sadece isim olarak kaldı. Gerçeğine ulaşması, hazırlaması gittikçe zorlaşıyor. Üstelik gelişen kimya ile birlikte aynı kalınlıkta çizilmeye çok daha dirençli vernikler üretiliyor. Bunun nimetlerinden faydalanmak gerektiği düşüncesindeyim. 🙂

54869 eklentisini görüntüle 54868 eklentisini görüntüle 54871 eklentisini görüntüle
Öncelikle girişiminizde başarılar dilerim.
Gitarlar çok güzel duruyor, ellerinize sağlık... Özellikle mavi tonlarda olanı çok beğendim...
Ancak, çalan kardeşimiz de hakkını veriyor gitarların : Parçaların hepsi güzel, neredeyse "Dream Theater"i bile sevdirecekti bana.🙂
Nitro-selüloz boya, hem yapısı itibariyle, hem de uygulaması itibariyle oldukça zordur. Ayrıca, uygulama sırasında büyük kanserojen riskler taşır. Amerika'da bazı eyaletlerde kullanımının yasaklandığını duymuştum. Pistoleyle boyama sırasında muhakkak tedbir alıyorsunuzdur, ancak zımpara sırasında da cilt çok etkilenir, aman dikkat edin...
Ağzınıza sağlık güzel ifade etmişsiniz, ben de 90'lardan beri bu işlerle ilgili olan bir ressam olarak çeşitli vesilelerle birlikte zımpara ve parlatma adımlarının ne kadar güç olduğunu belirtmiştim.
Rahmetli babam, bir zamanlar 1950'lerde pirinç ayaklı nitro boyalı 2 m.X 0,50 m.lik orta masaları yapardı, ve satış rakamları 1000´$'ın altında değildi... Bir çok yabancı koleksiyoner (Amerika, Polonya v.b.) adeta kaparak satın almışlardı... Bunlardan biri sonradan aile dostumuz olan Pivçik(orijinali nasıl yazılıyor bilmiyorum, ben Pivçik amca derdim) babama hediye olarak Güstav Klimt'in "Kiss" tablosunun bire-bir yağlıboya kopyasını yaparak hediye etmişti..🙂(O zamanlar Ankara Darphane'de başressamdı diye hatırlıyorum.)
Çalışmalarınızda tekrar başarılar dilerim.
Her şey gönlünüzce olsun, sağlıcakla kalın...🙂
 
Öncelikle girişiminizde başarılar dilerim.
Gitarlar çok güzel duruyor, ellerinize sağlık... Özellikle mavi tonlarda olanı çok beğendim...
Ancak, çalan kardeşimiz de hakkını veriyor gitarların : Parçaların hepsi güzel, neredeyse "Dream Theater"i bile sevdirecekti bana.🙂
Nitro-selüloz boya, hem yapısı itibariyle, hem de uygulaması itibariyle oldukça zordur. Ayrıca, uygulama sırasında büyük kanserojen riskler taşır. Amerika'da bazı eyaletlerde kullanımının yasaklandığını duymuştum. Pistoleyle boyama sırasında muhakkak tedbir alıyorsunuzdur, ancak zımpara sırasında da cilt çok etkilenir, aman dikkat edin...
Ağzınıza sağlık güzel ifade etmişsiniz, ben de 90'lardan beri bu işlerle ilgili olan bir ressam olarak çeşitli vesilelerle birlikte zımpara ve parlatma adımlarının ne kadar güç olduğunu belirtmiştim.
Rahmetli babam, bir zamanlar 1950'lerde pirinç ayaklı nitro boyalı 2 m.X 0,50 m.lik orta masaları yapardı, ve satış rakamları 1000´$'ın altında değildi... Bir çok yabancı koleksiyoner (Amerika, Polonya v.b.) adeta kaparak satın almışlardı... Bunlardan biri sonradan aile dostumuz olan Pivçik(orijinali nasıl yazılıyor bilmiyorum, ben Pivçik amca derdim) babama hediye olarak Güstav Klimt'in "Kiss" tablosunun bire-bir yağlıboya kopyasını yaparak hediye etmişti..🙂(O zamanlar Ankara Darphane'de başressamdı diye hatırlıyorum.)
Çalışmalarınızda tekrar başarılar dilerim.
Her şey gönlünüzce olsun, sağlıcakla kalın...🙂
Abi akrilik çok daha zor ve daha nazlı bence. Bu 2k akrilikler ortamın neminden, sıcaklığından, kompresörden gelen havanın kalitesinden tabanca ayarlarına kadar en ufak hata kabul etmiyor, yüzeyde direk kendini belli ediyor. Gerçi ne kullanırsak kullanalım hepsi de tecrübe istiyor, öğrenme aşamasında her ne kadar çıldırtsa da ortaya çıkan düzgün bir finishin verdiği haz yeter🙂

Matt guitars'ın da işçilik kalitesi mükemmel görünüyor, Türkiyedeki 2-3 kaliteli adamdan biri.
 
Öncelikle girişiminizde başarılar dilerim.
Gitarlar çok güzel duruyor, ellerinize sağlık... Özellikle mavi tonlarda olanı çok beğendim...
Ancak, çalan kardeşimiz de hakkını veriyor gitarların : Parçaların hepsi güzel, neredeyse "Dream Theater"i bile sevdirecekti bana.🙂
Nitro-selüloz boya, hem yapısı itibariyle, hem de uygulaması itibariyle oldukça zordur. Ayrıca, uygulama sırasında büyük kanserojen riskler taşır. Amerika'da bazı eyaletlerde kullanımının yasaklandığını duymuştum. Pistoleyle boyama sırasında muhakkak tedbir alıyorsunuzdur, ancak zımpara sırasında da cilt çok etkilenir, aman dikkat edin...
Ağzınıza sağlık güzel ifade etmişsiniz, ben de 90'lardan beri bu işlerle ilgili olan bir ressam olarak çeşitli vesilelerle birlikte zımpara ve parlatma adımlarının ne kadar güç olduğunu belirtmiştim.
Rahmetli babam, bir zamanlar 1950'lerde pirinç ayaklı nitro boyalı 2 m.X 0,50 m.lik orta masaları yapardı, ve satış rakamları 1000´$'ın altında değildi... Bir çok yabancı koleksiyoner (Amerika, Polonya v.b.) adeta kaparak satın almışlardı... Bunlardan biri sonradan aile dostumuz olan Pivçik(orijinali nasıl yazılıyor bilmiyorum, ben Pivçik amca derdim) babama hediye olarak Güstav Klimt'in "Kiss" tablosunun bire-bir yağlıboya kopyasını yaparak hediye etmişti..🙂(O zamanlar Ankara Darphane'de başressamdı diye hatırlıyorum.)
Çalışmalarınızda tekrar başarılar dilerim.
Her şey gönlünüzce olsun, sağlıcakla kalın...🙂


İyi dilekleriniz ve tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim 🙂


Güvenlik konusu gerçekten çok önemli. Nitroselüloz vernik çok tehlikeli olduğu gibi diğer vernikler de doğrudan kanserojen uyarısıyla satılıyor. Avrupa Birliği'nin de bu konuda sıkı standartları var ve her cins ürün için bir VOC limit değeri belirlemişler. Şu an kullandığım vernik, "low voc" etiketiyle satılıyor ve sınıfının limitlerinin neredeyse yarısı kadar VOC (uçucu organik bileşik) içeriyor. Dolayısıyla mümkün olduğunca sağlığa "zararsız".

Demem o ki; tehlike sırf uygulama sırasında değil, sonrasında da devam ediyor. Dolayısıyla boyadan çıkan gitarları periyodik havalandırma eşliğinde 1-2 hafta daha boya kabininde bekletiyorum. Öbür tarafta en basitinden hayatın içinden bir örnek, eve badana boya yaptırdığınızda, boyanın içindeki organik uçucuların yarısı ancak ilk bir yıl içinde buharlaşıyor şeklinde bilgiler var internette. Kokusunu alsak da almasak da bir şeyler dönüyor ortada yani. 🙂

Gitarlarda yüzey alanı küçük olduğundan buharlaşma da biraz daha küçük çaplı oluyor ama dediğim gibi, ilk 1-2 haftayı en azından havadar bir ortamda bekleterek geçiştirmek taraftarıyım. Size de tavsiyem bu yönde olacak, zira sağlıktan önemli bir şey yok şu hayatta.

Saygılarımla. 🙂


Ekleme;

Bu 2k akrilikler ortamın neminden, sıcaklığından, kompresörden gelen havanın kalitesinden tabanca ayarlarına kadar en ufak hata kabul etmiyor, yüzeyde direk kendini belli ediyor.


Aman hatırlatma abi. Deodorant, parfüm falan affetmiyor lanet. Onu geçtim, ıslak katlar arasında kontamine olmuşluğu var ortada hiç bir sebep yokken, neyi beğenmedi anlamadım. Bir gitarda ilk katı attım cam gibi sıkıntı yok, 3-5 dakika sonra üzerine ikinci katı atıyorum, yüzey baloncuk havuzuna dönüştü. Tek tahminim dışarıdan boya kabinine çekilen hava bir şeyler içeriyordu da yüzeyi o kirletti. Sonrası klasik süreç tabii; kurut, zımparala, yeniden vernik. Kaybedilen gün : En az üç 🙂
 
Son düzenleme:
Abi akrilik çok daha zor ve daha nazlı bence. Bu 2k akrilikler ortamın neminden, sıcaklığından, kompresörden gelen havanın kalitesinden tabanca ayarlarına kadar en ufak hata kabul etmiyor, yüzeyde direk kendini belli ediyor. Gerçi ne kullanırsak kullanalım hepsi de tecrübe istiyor, öğrenme aşamasında her ne kadar çıldırtsa da ortaya çıkan düzgün bir finishin verdiği haz yeter🙂

Matt guitars'ın da işçilik kalitesi mükemmel görünüyor, Türkiyedeki 2-3 kaliteli adamdan biri.
Hepsini kendine göre zorluğu var süphesiz...🙂
Aman karışmasın!..
Akrilik, su bazlı bir boyadır, su ile seyreltilir, havadan nemden etkilenir (Üzerine cila atılmadığı sürece)
Selülöz boya,
İyi dilekleriniz ve tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim 🙂


Güvenlik konusu gerçekten çok önemli. Nitroselüloz vernik çok tehlikeli olduğu gibi diğer vernikler de doğrudan kanserojen uyarısıyla satılıyor. Avrupa Birliği'nin de bu konuda sıkı standartları var ve her cins ürün için bir VOC limit değeri belirlemişler. Şu an kullandığım vernik, "low voc" etiketiyle satılıyor ve sınıfının limitlerinin neredeyse yarısı kadar VOC (uçucu organik bileşik) içeriyor. Dolayısıyla mümkün olduğunca sağlığa "zararsız".

Demem o ki; tehlike sırf uygulama sırasında değil, sonrasında da devam ediyor. Dolayısıyla boyadan çıkan gitarları periyodik havalandırma eşliğinde 1-2 hafta daha boya kabininde bekletiyorum. Öbür tarafta en basitinden hayatın içinden bir örnek, eve badana boya yaptırdığınızda, boyanın içindeki organik uçucuların yarısı ancak ilk bir yıl içinde buharlaşıyor şeklinde bilgiler var internette. Kokusunu alsak da almasak da bir şeyler dönüyor ortada yani. 🙂

Gitarlarda yüzey alanı küçük olduğundan buharlaşma da biraz daha küçük çaplı oluyor ama dediğim gibi, ilk 1-2 haftayı en azından havadar bir ortamda bekleterek geçiştirmek taraftarıyım. Size de tavsiyem bu yönde olacak, zira sağlıktan önemli bir şey yok şu hayatta.

Saygılarımla. 🙂
Est.
Haklısınız!...
Bu yüzden, 1'i kapalı biri de açık olmak üzere 2 atölyem var.
Tüm boya işlerimi açık hava atölyemde yapıyorum, pistole kullanmam fırça işi yaparım ve her boyanmış gitar minimum 1 hafta açık havada havalanır(kışın 15 gün)...🙂
 
Abi akrilik çok daha zor ve daha nazlı bence. Bu 2k akrilikler ortamın neminden, sıcaklığından, kompresörden gelen havanın kalitesinden tabanca ayarlarına kadar en ufak hata kabul etmiyor, yüzeyde direk kendini belli ediyor. Gerçi ne kullanırsak kullanalım hepsi de tecrübe istiyor, öğrenme aşamasında her ne kadar çıldırtsa da ortaya çıkan düzgün bir finishin verdiği haz yeter🙂

Matt guitars'ın da işçilik kalitesi mükemmel görünüyor, Türkiyedeki 2-3 kaliteli adamdan biri.
Hepsini kendine göre zorluğu var süphesiz...🙂
Aman karışmasın!..
Yıllardır bu işlerin içinde olan bir kişi olarak uygun veçhile açıklamaya çalışacağım, yine de bir kimya mühendisi varsa onun açıklayıp hata veya eksiklerimi (varsa) düzeltmesini rica ediyorum.
Akrilik, su bazlı bir boyadır, su ile seyreltilir, havadan nemden etkilenir (Üzerine cila atılmadığı sürece)
Selülöz boya, daha organik-selüloz esaslı- kimyasalların birleşimiyle elde edilir ve selüloz esaslı tinerle inceltilir. Çabuk kurumakla beraber buharlaşma ve kokusu uzun süre devam eder.
Altındaki yüzeyle arasında mikro düzeyde delikler oluşturduğu için nefes alan bir yüzey oluşturur, ancak güneş ışınları özellikle UV'den etkilendiği için kılcal çatlaklar oluşur yüzeyinde. Bu durumu nispeten önlemek için çok ince olmak kaydıyla çok kat atılması faydalı olabilir.
Polyester boya, sentetik tabanlı bir boya olup sentetik kimyasalların karışımıyla elde edilir ve sentetik tinerle inceltilebilir.. Kullanımı daha kolaydır ve pürüzsüz yüzey oluşturduğu için daha parlak görünür, ancak altındaki yüzey nefes alamaz.
Boya kullanımıyla ilgili çok özel birkaç nokta :
Hangi tip boya kullanılırsa kullanılsın, eğer birden fazla katman oluşturulacaksa ilk kat en ince olmalıdır. Son katman daha kalın olabilir, çünkü havayla temasından dolayı kuruma sıkıntısı olmaz. Biz ressamlar, onun için en kalın ve en etkileyici katmanı en sona bırakırız (impasto).
Selüloz veya yağlı boya üzerine -asla- sentetik/akrilik boya atılması önerilmez, kabul etmez çünkü. Ama ille de yapılması gerekiyorsa çok iyi zımpara edilerek yüzeyinde tutunacağı bir alan oluşturulmalıdır.
Akrilik taban-zemin- her türlü boya için uygundur ve kullanım kolaylığı sağlar.
Umarım iyi ve yeterli açıklayabilmişimdir?🙂
 
Hepsini kendine göre zorluğu var süphesiz...🙂
Aman karışmasın!..
Yıllardır bu işlerin içinde olan bir kişi olarak uygun veçhile açıklamaya çalışacağım, yine de bir kimya mühendisi varsa onun açıklayıp hata veya eksiklerimi (varsa) düzeltmesini rica ediyorum.
Akrilik, su bazlı bir boyadır, su ile seyreltilir, havadan nemden etkilenir (Üzerine cila atılmadığı sürece)
Selülöz boya, daha organik-selüloz esaslı- kimyasalların birleşimiyle elde edilir ve selüloz esaslı tinerle inceltilir. Çabuk kurumakla beraber buharlaşma ve kokusu uzun süre devam eder.
Altındaki yüzeyle arasında mikro düzeyde delikler oluşturduğu için nefes alan bir yüzey oluşturur, ancak güneş ışınları özellikle UV'den etkilendiği için kılcal çatlaklar oluşur yüzeyinde. Bu durumu nispeten önlemek için çok ince olmak kaydıyla çok kat atılması faydalı olabilir.
Polyester boya, sentetik tabanlı bir boya olup sentetik kimyasalların karışımıyla elde edilir ve sentetik tinerle inceltilebilir.. Kullanımı daha kolaydır ve pürüzsüz yüzey oluşturduğu için daha parlak görünür, ancak altındaki yüzey nefes alamaz.
Boya kullanımıyla ilgili çok özel birkaç nokta :
Hangi tip boya kullanılırsa kullanılsın, eğer birden fazla katman oluşturulacaksa ilk kat en ince olmalıdır. Son katman daha kalın olabilir, çünkü havayla temasından dolayı kuruma sıkıntısı olmaz. Biz ressamlar, onun için en kalın ve en etkileyici katmanı en sona bırakırız (impasto).
Selüloz veya yağlı boya üzerine -asla- sentetik/akrilik boya atılması önerilmez, kabul etmez çünkü. Ama ille de yapılması gerekiyorsa çok iyi zımpara edilerek yüzeyinde tutunacağı bir alan oluşturulmalıdır.
Akrilik taban-zemin- her türlü boya için uygundur ve kullanım kolaylığı sağlar.
Umarım iyi ve yeterli açıklayabilmişimdir?🙂
Abi sende ressamlık olduğu için kulvarlarımız biraz farklı 🙂. Fırça işinde su bazlı akrilik boya, airbrush uygulamalarında da kullanılıyor sanırım. Benim bahsettiğim ( Hakan'ın da kullandığı) otomotiv boyası/verniği olan çift komponentli akrilik üretanlar. Açık havada uygulayıp mükemmel sonuç almak imkansız gibi bir şey. Tam yalıtımlı bir kabinde, iyi filtrelenmiş hava istiyor. İstediğini vermeyince üzüyor kerata 🙂
 
Abi sende ressamlık olduğu için kulvarlarımız biraz farklı 🙂. Fırça işinde su bazlı akrilik boya, airbrush uygulamalarında da kullanılıyor sanırım. Benim bahsettiğim ( Hakan'ın da kullandığı) otomotiv boyası/verniği olan çift komponentli akrilik üretanlar. Açık havada uygulayıp mükemmel sonuç almak imkansız gibi bir şey. Tam yalıtımlı bir kabinde, iyi filtrelenmiş hava istiyor. İstediğini vermeyince üzüyor kerata 🙂
Doğrudur...
Eskiden arabalar selülozik boya ile boyanırdı. Bu yüzden nalburlara gittiğimde araba boyası diye isterdim, çünkü selülozik boya tabirini pro lar dışında pek fazla kişi bilmezdi...
Şimdi ise tam tersi oluyor galiba!..🙂
Gitar çalanların hemen hepsi selülozik boyayı biliyorlar, ama araba boyası deyince -baksana ben bile yabancılaşmışım- kimse bir şey anlamayacak galiba.🤣
 
123.webp




Uzunca bir aradan sonra tekrardan merhaba.

Bir süredir atölyeyi Anadolu yakasına taşıma planları içindeydim, ve sonunda nihayete erdi. Bu hafta itibariyle Kadıköy/Hasanpaşa'da çalışmaya devam. Biraz radikal bir değişiklik oldu o yüzden kullandığım bütün sosyal mecralardan paylaşıyorum, es kaza Maslak'a gidip de mağdur olmasın kimse. 🙂

Yeni adresimiz, Hasanpaşa Mah. Alibey Sok. No:21a


Metrobüs ve Marmaray'ın Söğütlüçeşme durağına 500 metre civarı yürüme mesafesi. Google Maps adres bilgilerini de güncelledik, "Matt Guitars" araması yapınca o da yönlendiriyor.

-> Matt Guitars

Aynı yapım, bakım, modifiye ve restorasyon işlerine devam etmekle birlikte, kargaşayı atlattıktan sonra yeni bir çalışma düzeni ile birlikte, site üzerinden randevu sistemine geçip daha planlı, daha kısa sürede iş teslimi için bir takım girişimlerde bulunacağız.

Şimdilik gelişmeler böyle, yapılacak çok iş, paylaşılacak çok gitar var.

Görüşmek üzere!
 
144766 eklentisini görüntüle



Uzunca bir aradan sonra tekrardan merhaba.

Bir süredir atölyeyi Anadolu yakasına taşıma planları içindeydim, ve sonunda nihayete erdi. Bu hafta itibariyle Kadıköy/Hasanpaşa'da çalışmaya devam. Biraz radikal bir değişiklik oldu o yüzden kullandığım bütün sosyal mecralardan paylaşıyorum, es kaza Maslak'a gidip de mağdur olmasın kimse. 🙂

Yeni adresimiz, Hasanpaşa Mah. Alibey Sok. No:21a


Metrobüs ve Marmaray'ın Söğütlüçeşme durağına 500 metre civarı yürüme mesafesi. Google Maps adres bilgilerini de güncelledik, "Matt Guitars" araması yapınca o da yönlendiriyor.

-> Matt Guitars

Aynı yapım, bakım, modifiye ve restorasyon işlerine devam etmekle birlikte, kargaşayı atlattıktan sonra yeni bir çalışma düzeni ile birlikte, site üzerinden randevu sistemine geçip daha planlı, daha kısa sürede iş teslimi için bir takım girişimlerde bulunacağız.

Şimdilik gelişmeler böyle, yapılacak çok iş, paylaşılacak çok gitar var.

Görüşmek üzere!
Eski yerinizin ulaşımı bir tık sıkıntılıydı. Çok isabetli bir karar olmuş. Başarılar ve iyi çalışmalar dilerim. İstanbula gelince ziyaret etmek istediğim yerlerden birisiydi matt guitars atölyesi.
 

Geri
Üst