Seinfeld

Purgatory demiş ki:
Elaine ile yattıkları dönemde onun orgazm olduğunu sandığı tüm ateşli gecelerin Elaine'in yaptığı taklitlerden ibaret olduğunu öğrenince, arkadaşlıklarını sürdürmek için mutlaka sevişmeleri gerektiğini düşünerek ayrı bir milad açmıştı gözümde.. 😀

O bölümü hatırlıyorum, cafe'delerdi. Elaine işaret parmağıyla havada üç noktayı göstererek "fake, fake, fake" demişti 😀 Jerry'de elinde kahve, ağzı fincana değdi değecek, öyle apışıp kalmıştı 😀

Papyonlu Katil feat. Junior =)
 
Bitti elbet..

Yeni yayın dönemi ile bitti. Ama bir gün yeniden vereceklerine eminim.

Lakin önceki sayfada da yazdığım üzre; benim o günü beklemeye hiç niyetim yok.
 
Elimdeki 60 küsür düşük görüntü kalitesine sahip bölümü silip tüm bölümlerini edinme projemde 1. sezonu zaten bitirmiştim (Pilot bölüm ile 5 bölümdü çünkü); 2. sezonu da an itibari ile bitirmiş durumdayım. Savulun ulan fahiş fiyatçı seyyar ve korsan dizi satıcıları! Ben geliyorum, ben!

Aslında bu projeye başladığımda baya dağınık ilerliyordum sezonlar kapsamında. Önce hep benim için en önde gelen favori bölümlerimi edindim. Sonrasında 20-30 bölüm kadar olmuşken oturdum ve liste çıkardım, şimdi sırayla gidiyorum. 12 bölümlük 2. sezon bitti ve 24 bölümlük 3. sezondayım şu anda. Sırayla gitmek daha yavaş gidiyormuşum hissiyatını veriyor ama daha düzenli ve rahat.

Geliyorum gümbür gümbür ulan!..

Jerry: So, i heard that you were with this girl last night.. What did you do?

Kramer: You know man, TCB.

Jerry: What the hell is TCB?

Kramer: Taking care of business..

Seviyorum sizi..
 
Seinfeld terminolojisi hatmetmiş ve tabiri caizse, Oray Eğin gibi işin doktorasını yapan bir birey olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, hiçlik üzerine felsefe oturtabilecek yegane dizi Seinfeld'dir:

"George Costanza: I think I can sum up the show for you with one word: nothing.
Russell Dalrymple: Nothing?
George Costanza: Nothing!
Russell Dalrymple: What does that mean?
George Costanza: The show is about nothing!"

George bu bölümde NBC için yapacakları "Jerry" dizisinin ana fikrini açıklarken, aslında Seinfeld'in çıkış noktasını anımsatır bize. Hatta bu konuşmanın yer aldığı bölümden daha öncesine gidecek olur isek, "senaristlerin" çalışmaya çok hevesli olmalarına rağmen bir türlü aldıkları defterleri dolduramadıkları sonucunda dizinin konusu "nothing" olmuştur. Yine aynı sahnenin devamında George müdüre sabah kalktığından bu yana ne yaptığını sormuş ve müdürün duş alıp kahvaltı yapmasını "Alın size show" olarak nitelendirmişti. Gerçekten Seinfeld'in kimi bölümlerini baz aldığımızda bunu çok net olarak görürüz: Çin Lokantası'nda sıra bekleme, otoparkta kaybolan aramayı bulma, hatta park kavgasını inadına bindirme gibi karmaşık olmayan ve durağan konuları bize sunma şekli ile, hiçlik üzerine dünyanın en başarılı dizisini kurmuştur Seinfeld.

Karakterlerin kendine özgü davranışları dışında - ki bunlara tek tek değinmeyi düşünmüyorum şimdilik - Seinfeld'in bunu başarmasındaki en büyük etken alakasız konuları birbiri ile ilişkilendirerek yepyeni bir olgu yaratmalarıdır bence. Mesela The Barber bölümündeki gibi, yıllardır müşterisi olduğu berberi başka bir berber ile "aldatması" gibi. Veya süreç içinde üzerinde durmadığımız ayrıntıları bizlere komik bir şekilde sunması gibi. Mesela ilk ve son bölümde geçen gömleğin düğmeleri üzerine yaptıkları konuşma. Hatta "Holland, Dutch ve Netherlands" karmaşası üzerine yaptıkları "felsefi" konuşma. İlk aklıma gelen bunlar oldu.

Karakterlerin kişiliklerine pek değinme niyetinde değildim ama bence televizyon dünyasının en nev-i şahsına münhasır karakterini yaratan bir diziden bahsederken bunu ıskalamak doğru olmaz. Tamam, Jerry bu grubun "çekirdeğidir"; Kramer'ın tepkileri komiktir, Elaine de kafamızda oluşturduğumuz ideal kız profilidir tamam ama George Costanza'nın yeri hepsinden ayrıdır. Kel ve şişman olup da kendini bu kadar seven ve kendi ile bu derece barışık olan bir karakter pek gerçeğe uygun düşmez herhalde. Yaşlı ve çocukların bulunduğu bir partide yangın çıkınca onları ittirip kendine yol açan, balon çocukla oynadığı Trivial Pursuit oyununda hırs yapan, hatta ıssız bir adaya düşmeleri taktirde kendisini yemeyi reddedecek Jerry'e trip atacak kadar bencil bir insandır kendisi. Kendisini haklı çıkarma konusunda o derece takıntılıdır ki, bu uğurda (mesela eşcinsel olmadığını kanıtlamak için) bir kıza "Look, you wanna have sex right now? Do want to have sex with me right now? Let's go! C'mon, let's go baby! C'mon!" bile diyebilir. Georgie Boy bu alemde bir numaradır. Yinede aklımda en çok "Take me to your leader" repliği ve o andaki mimikleri ile yer etmiştir.

Şimdi sıfırdan bir yazı yazıp Seinfeld replikleri ile örneklemeye geçmek zor, lakin yazı ardından oluşabilecek ortamda diğer Seinfeld-severler ile "Aaa bu da vardı lan", "hani bir keresinde de.." şeklinde gidecek muhabbetlere girilebilir, neden girilmesin. Zira Gaffur espri anlayışının egemen olduğu ülkemiz mizahında Seinfeld-sever bir insan dikenlerin arasında bir gül gibidir adeta.

Bu yazıyı yine çok sevdiğim bir Costanza tespiti ile noktalandırayım:

"George: You don't understand. A garage. I can't even pull in there. It's
like going to a prostitute. Why should I pay, when if I apply myself, maybe I could get it for free?"
 
JackRackham demiş ki:
Şimdi sıfırdan bir yazı yazıp Seinfeld replikleri ile örneklemeye geçmek zor, lakin yazı ardından oluşabilecek ortamda diğer Seinfeld-severler ile "Aaa bu da vardı lan", "hani bir keresinde de.." şeklinde gidecek muhabbetlere girilebilir, neden girilmesin. Zira Gaffur espri anlayışının egemen olduğu ülkemiz mizahında Seinfeld-sever bir insan dikenlerin arasında bir gül gibidir adeta.

Geçmiş 8 sayfada biraz da bunu yaptık aslında. Hakikaten "Seinfeld-sever bir insan dikenlerin arasında bir gül gibidir adeta" tespitine kendi adıma katılmamak mümkün değil. Üye olduğum her forumda ya başlığını açmış ya da uzun uzun yazılar yazmışımdır fakat 8-9 sene önce bitmiş bir dizinin muhabbeti de forum üzerinden pek uzun soluklu olmuyor sanırım.. Zamanında Jawbreakar buraya yazarken onunla çok eğlendiğimiz yazışmalarımız olmuştu bu başlıkta, başka da hatırlamam.

Ortaya çıkan her işin, var olan her şirketin, insan eli değmiş olan her olgunun kendisini biraz da dışarıya doğru betimleyebilmek adına seçmiş olduğu sloganlar vardır. Dizi olur, siyasi parti olur, bir giyim markası olur; olur da olur.. Ama kendisine seçtiği sloganının hakkını %100 oranında veren yegane olgu/kurum (Evet, Seinfeld aynı zamanda bir kurumdur seveninin gözünde) hangisidir deseler, hiç düşünmeden Seinfeld derim. Kaldı ki "Show about nothing" sloganı; içerisinde 2 çay bardağı kelime oyunu, 3 tatlı kaşığı popülist söylem ve göz kararı serpiştirilmiş bir tutam mütevaziliği de barındırmakta olan enteresan bir karışımdır kanımca.

Jerry Seinfeld.. Evet çekirdektir. Zamanında vokalistlerin başını çektiği grupların hikayesine benzer. Fakat 70'lerde Tonny Iommi gibi gitaristler çıkmıştır ki; artık çekirdek (Yani vokalist) dışında kalanlar da o kadar geri planda değillerdir, hatta daha da öndelerdir. Seinfeld'de diziler içerisinde bu devrimi yapmış olan yapımdır. Gerçek ismiyle oynayan, soyismini diziye veren, iki yapımcıdan biri olan ve senaryo üzerinde de haliyle söyleyecek sözü olan bir adamdan bahsediyoruz. Fakat hiç kimse çıkıp dememiştir ve sanıyorum da diyemeyecektir ki; Jerry Seinfeld bu dizinin lokomotifidir. İşin teknik detayına indiğimizde, zaten kendisinin de iyi oyuncu olmadığını kabul ettiğini görüyoruz, ki doğrudur. Diğer üçü ile kıyaslayınca, ki iç içe sahnelerde bu kıyaslama zaman zaman kaçınılmazdır, bu hepten ortaya çıkar. Senaryo, çekimlerde bile gayri ihtiyari güldürür onu. Çünkü önceden biliyor olmasına rağmen, anlık olarak söylediği şeylerin böyle bir etkisi vardır ve bunun önüne geçemez. Sonunda da bunu bu şekilde kabul etmiş ve devam etmişlerdir, orjinal de olmuştur, benimsemişizdir.. Araba rezervasyonu hakkında görevli kadına nutuk çektiği sahneyi buna örnek olarak gösterebilirim.

Jerry: But the reservation keeps the car here, that's why you have the reservation.

Görevli: I know what a reservation means, mister.

Jerry: I dont think you do. See, if you'd knew what a reservation means, than i could have got my car here.

Oyunculuk yeteneği bakımından diğer üçüne bakalım. Diğer işlerde ne yaptıkları beni ilgilendirmiyor. Başarısız olmuş olabilirler. Ki Seinfeld'in ardından ne yaparlarsa yapsınlar tutmayacaktı. Seinfeld ününe kavuşurken, aynı zamanda yaşamlarını Seinfeld sonrası için biraz da riske atmış oluyorlardı, bunun bilincindeydiler. Bölümlerini hakikaten olabilecek en ince detaylara kadar ileri-geri yapıp izlediğim bir dizidir Seinfeld, o yüzden biraz haddimi aşmış gibi gözükecek söylemler içine girmekten çekinmiyorum, zaten kişisel fikirlerimdir.

Kanımca en zor rollerin altına mütemadiyen sokulmuş isim Michael Richards'dır. Adamda doğal bir cevher var çünkü; Larry David'de bunu en iyi şekilde kullandı zamanında. Kimi insanlar vardır hareketleri kıvraktır, kendilerini yerden yere atmak konusunda başarılıdırlar; mahallede oynarken top tellerin arkasına kaçtığında, diğer çocuklar tarafından bilinir ki, o tele tırmanacak yegane kişi odur aralarında; topu o kaçırmış olmasa bile tüm gözler ona çevrilir. Michael Richards o çocuktu işte küçüklüğünde. "The Good Samaritan" bölümünde televizyondaki sunucunun sesini duyunca krize girip kendini yerden yere attığı sahneye bir bakın. Jerry'nin kanepesinin hemen arkasında. Öyle bir yerden yere atlamayı herkes yapamaz, inanın bana.. 🙂 Yani tek cümle ile betimle deseler; "Sakarlığı, Sakar Şakir'den bile iyi oynayan adam" derdim onun için. Bu denli ön plana çıkması da ondandır. Diğer karakterleri benimseyebilmek için biraz içine girerek izlemelisiniz bu diziyi, fakat ilk kez Seinfeld bölümü seyreden bir insan Kramer'ın Jerry ve Elaine'e "What's the matter with youuuu!! Now dont you two see, that you're in love with each other!" diye bağırdığı sahnede kahkaha atabilir.

Role inandırıcılık derler ya.. Hani rahmetli Erol Taş, kötü adam imajı ile öyle bütünleşmişti ki, sokakta vatandaştan dayak yemişti zamanında. Jason Alexander'da, George Costanza'yı öyle oynadı işte. Ben halen daha şüphelere sahibim gerçekte öyle olup olmadığı konusunda, bunca sene geçmesine rağmen. Çünkü, mesela yalan söylemek eylemini ele aldığımızda; bunu inanılmaz doğal bir şekilde yansıtmıştır. Bununla ilgili bir özdeyişi bile vardır ki hiç akıllardan çıkmaz:

"Remember Jerry.. If you believe it, than it isnt a lie."

Elaine'in bir arkadaşının karısı ile yatar, yattıkları sırada da kadının kocasına, Elaine ile kadının o sırada birlikte takıldıkları gibi bir yalan söylemeyi akıl eder. Fakat adam durumu fark eder ve Elaine'i telefonda ters köşeye yatırarak ağzından laf almayı başarır. Jerry'nin mutfağında bu durum ortaya çıktığında ise şöyle bağırır: "You lie!!!.. How hard is it to lie?!!.." Bunu diyişindeki doğallık; bana "Yangın var yetiş" dese, inanmayacağım bir konuma sokmuştur kendisini. Spor salonunun duşunda, duşa işediği bölüm vardır. Aslında orası tam olarak gösterilmez fakat bu duşa işerken, Elaine'in yazdığı adam tarafından görülür. Sonrasında Elaine ile salon yönetimine ispiyonlamaması konusunda adamı ikna etmesi için konuşur.

George: Please, cant you at least talk to him?

Elaine: Did you have to pee in the shower?

George: It's all pipes, what's the difference!? Different pipes go to different places.. I'll call a plumber right now!

Julia Louis Dreyfus ise, diğer projelerinde neden bu kadar başarısız olduğunu anlayamadığım birisidir. Çünkü hakikaten kusursuza yakın bir oyuncudur, komple bir oyuncudur. Sanırım senaryo kurbanı oldu.. Zaman zaman inanılmaz çekici ve şirin gözüküyor gözüme. Onun bu dizideki Nirvana'sı da ofiste verilen yeni yıl partisinde ettiği danstır sanırım. İnanılmazdır tek kelime ile.. Şimdi aklıma gelen bir de "Stellaaaaaaa" diyişi var; ahahah bu da bambaşkaydı.. Öyle sanıyorum bu ki "Stellaaaa" filmin tekinden bir replikmiş. Jim Carrey'nin oynadığı Bruce Almighty filminde Clint Eastwood'un Dirty Harry'sine yapılan "44 Magnum, the most powerful handgun in the world" tiribütü gibi, Stella'da böyle ünlü bir sahneymiş. Kesin bir bilgim yok, sadece duyum.

Şimdilik içimden geçenler bunlar.. 3. sezon da bitmek üzere.. 🙂

sein-opener.webp
 
Purgatory demiş ki:
JackRackham demiş ki:
Şimdi sıfırdan bir yazı yazıp Seinfeld replikleri ile örneklemeye geçmek zor, lakin yazı ardından oluşabilecek ortamda diğer Seinfeld-severler ile "Aaa bu da vardı lan", "hani bir keresinde de.." şeklinde gidecek muhabbetlere girilebilir, neden girilmesin. Zira Gaffur espri anlayışının egemen olduğu ülkemiz mizahında Seinfeld-sever bir insan dikenlerin arasında bir gül gibidir adeta.

Geçmiş 8 sayfada biraz da bunu yaptık aslında. Hakikaten "Seinfeld-sever bir insan dikenlerin arasında bir gül gibidir adeta" tespitine kendi adıma katılmamak mümkün değil. Üye olduğum her forumda ya başlığını açmış ya da uzun uzun yazılar yazmışımdır fakat 8-9 sene önce bitmiş bir dizinin muhabbeti de forum üzerinden pek uzun soluklu olmuyor sanırım.. Zamanında Jawbreakar buraya yazarken onunla çok eğlendiğimiz yazışmalarımız olmuştu bu başlıkta, başka da hatırlamam.

Ortaya çıkan her işin, var olan her şirketin, insan eli değmiş olan her olgunun kendisini biraz da dışarıya doğru betimleyebilmek adına seçmiş olduğu sloganlar vardır. Dizi olur, siyasi parti olur, bir giyim markası olur; olur da olur.. Ama kendisine seçtiği sloganının hakkını %100 oranında veren yegane olgu/kurum (Evet, Seinfeld aynı zamanda bir kurumdur seveninin gözünde) hangisidir deseler, hiç düşünmeden Seinfeld derim. Kaldı ki "Show about nothing" sloganı; içerisinde 2 çay bardağı kelime oyunu, 3 tatlı kaşığı popülist söylem ve göz kararı serpiştirilmiş bir tutam mütevaziliği de barındırmakta olan enteresan bir karışımdır kanımca.

Jerry Seinfeld.. Evet çekirdektir. Zamanında vokalistlerin başını çektiği grupların hikayesine benzer. Fakat 70'lerde Tonny Iommi gibi gitaristler çıkmıştır ki; artık çekirdek (Yani vokalist) dışında kalanlar da o kadar geri planda değillerdir, hatta daha da öndelerdir. Seinfeld'de diziler içerisinde bu devrimi yapmış olan yapımdır. Gerçek ismiyle oynayan, soyismini diziye veren, iki yapımcıdan biri olan ve senaryo üzerinde de haliyle söyleyecek sözü olan bir adamdan bahsediyoruz. Fakat hiç kimse çıkıp dememiştir ve sanıyorum da diyemeyecektir ki; Jerry Seinfeld bu dizinin lokomotifidir. İşin teknik detayına indiğimizde, zaten kendisinin de iyi oyuncu olmadığını kabul ettiğini görüyoruz, ki doğrudur. Diğer üçü ile kıyaslayınca, ki iç içe sahnelerde bu kıyaslama zaman zaman kaçınılmazdır, bu hepten ortaya çıkar. Senaryo, çekimlerde bile gayri ihtiyari güldürür onu. Çünkü önceden biliyor olmasına rağmen, anlık olarak söylediği şeylerin böyle bir etkisi vardır ve bunun önüne geçemez. Sonunda da bunu bu şekilde kabul etmiş ve devam etmişlerdir, orjinal de olmuştur, benimsemişizdir.. Araba rezervasyonu hakkında görevli kadına nutuk çektiği sahneyi buna örnek olarak gösterebilirim.

Jerry: But the reservation keeps the car here, that's why you have the reservation.

Görevli: I know what a reservation means, mister.

Jerry: I dont think you do. See, if you'd knew what a reservation means, than i could have got my car here.

Oyunculuk yeteneği bakımından diğer üçüne bakalım. Diğer işlerde ne yaptıkları beni ilgilendirmiyor. Başarısız olmuş olabilirler. Ki Seinfeld'in ardından ne yaparlarsa yapsınlar tutmayacaktı. Seinfeld ününe kavuşurken, aynı zamanda yaşamlarını Seinfeld sonrası için biraz da riske atmış oluyorlardı, bunun bilincindeydiler. Bölümlerini hakikaten olabilecek en ince detaylara kadar ileri-geri yapıp izlediğim bir dizidir Seinfeld, o yüzden biraz haddimi aşmış gibi gözükecek söylemler içine girmekten çekinmiyorum, zaten kişisel fikirlerimdir.

Kanımca en zor rollerin altına mütemadiyen sokulmuş isim Michael Richards'dır. Adamda doğal bir cevher var çünkü; Larry David'de bunu en iyi şekilde kullandı zamanında. Kimi insanlar vardır hareketleri kıvraktır, kendilerini yerden yere atmak konusunda başarılıdırlar; mahallede oynarken top tellerin arkasına kaçtığında, diğer çocuklar tarafından bilinir ki, o tele tırmanacak yegane kişi odur aralarında; topu o kaçırmış olmasa bile tüm gözler ona çevrilir. Michael Richards o çocuktu işte küçüklüğünde. "The Good Samaritan" bölümünde televizyondaki sunucunun sesini duyunca krize girip kendini yerden yere attığı sahneye bir bakın. Jerry'nin kanepesinin hemen arkasında. Öyle bir yerden yere atlamayı herkes yapamaz, inanın bana.. 🙂 Yani tek cümle ile betimle deseler; "Sakarlığı, Sakar Şakir'den bile iyi oynayan adam" derdim onun için. Bu denli ön plana çıkması da ondandır. Diğer karakterleri benimseyebilmek için biraz içine girerek izlemelisiniz bu diziyi, fakat ilk kez Seinfeld bölümü seyreden bir insan Kramer'ın Jerry ve Elaine'e "What's the matter with youuuu!! Now dont you two see, that you're in love with each other!" diye bağırdığı sahnede kahkaha atabilir.

Role inandırıcılık derler ya.. Hani rahmetli Erol Taş, kötü adam imajı ile öyle bütünleşmişti ki, sokakta vatandaştan dayak yemişti zamanında. Jason Alexander'da, George Costanza'yı öyle oynadı işte. Ben halen daha şüphelere sahibim gerçekte öyle olup olmadığı konusunda, bunca sene geçmesine rağmen. Çünkü, mesela yalan söylemek eylemini ele aldığımızda; bunu inanılmaz doğal bir şekilde yansıtmıştır. Bununla ilgili bir özdeyişi bile vardır ki hiç akıllardan çıkmaz:

"Remember Jerry.. If you believe it, than it isnt a lie."

Elaine'in bir arkadaşının karısı ile yatar, yattıkları sırada da kadının kocasına, Elaine ile kadının o sırada birlikte takıldıkları gibi bir yalan söylemeyi akıl eder. Fakat adam durumu fark eder ve Elaine'i telefonda ters köşeye yatırarak ağzından laf almayı başarır. Jerry'nin mutfağında bu durum ortaya çıktığında ise şöyle bağırır: "You lie!!!.. How hard is it to lie?!!.." Bunu diyişindeki doğallık; bana "Yangın var yetiş" dese, inanmayacağım bir konuma sokmuştur kendisini. Spor salonunun duşunda, duşa işediği bölüm vardır. Aslında orası tam olarak gösterilmez fakat bu duşa işerken, Elaine'in yazdığı adam tarafından görülür. Sonrasında Elaine ile salon yönetimine ispiyonlamaması konusunda adamı ikna etmesi için konuşur.

George: Please, cant you at least talk to him?

Elaine: Did you have to pee in the shower?

George: It's all pipes, what's the difference!? Different pipes go to different places.. I'll call a plumber right now!

Julia Louis Dreyfus ise, diğer projelerinde neden bu kadar başarısız olduğunu anlayamadığım birisidir. Çünkü hakikaten kusursuza yakın bir oyuncudur, komple bir oyuncudur. Sanırım senaryo kurbanı oldu.. Zaman zaman inanılmaz çekici ve şirin gözüküyor gözüme. Onun bu dizideki Nirvana'sı da ofiste verilen yeni yıl partisinde ettiği danstır sanırım. İnanılmazdır tek kelime ile.. Şimdi aklıma gelen bir de "Stellaaaaaaa" diyişi var; ahahah bu da bambaşkaydı.. Öyle sanıyorum bu ki "Stellaaaa" filmin tekinden bir replikmiş. Jim Carrey'nin oynadığı Bruce Almighty filminde Clint Eastwood'un Dirty Harry'sine yapılan "44 Magnum, the most powerful handgun in the world" tiribütü gibi, Stella'da böyle ünlü bir sahneymiş. Kesin bir bilgim yok, sadece duyum.

Evet, özellikle George'un boru tesisatını bir bilirkişi gibi açıklarcasına yaptığı el hareketleri görmeye değerdir. Aslında çalıştığı işler hep mimar olma hayali kuran biri için fazla yetersiz kalmıştır - yinede hiçbirinde bir dikiş tutturamamıştır. Mesela ilk bölümlerde karşımıza emlakçı olarak çıkmış, ardından Jerry'e satmak üzere gösterdiği evi öyle bir övmüştür ki sonra kendisi taşınmaya karar vermiştir. Veyahut Elaine'in ofisinde çalışırken hizmetçi ile girdiği cinsel ilişkinin ardından patronuna kendini "hizmetçi ile sevişmemek gibi bir kural var mıydı" şeklinde savunması. Tüm bunlar George'u dünyanın en bahtsız insanı "Beef" konumuna getirmiştir, şu dialogdan da anlaşılabileceği üzere:

"KRAMER: You're wasting your life.

GEORGE: I am not! What you call wasting, I call living! I'm living my life!

KRAMER: O.K., like what? No, tell me! Do you have a job?

GEORGE: No.

KRAMER: You got money?

GEORGE: No.

KRAMER: Do you have a woman?

GEORGE: No.

KRAMER: Do you have any prospects?

GEORGE: No.

KRAMER: You got anything on the horizon?

GEORGE: Uh...no.

KRAMER: Do you have any action at all?

GEORGE: No.

KRAMER: Do you have any conceivable reason for even getting up in the morning?

GEORGE: I like to get the Daily News!"

George elbette sadece başarısızlıkların insanı olmamıştır. Hatta her yaptığı hareketin zıttını yapabildiği (veya hiç seks yapmadığı) taktirde başarılı bir insana dönüşebileceğinin de farkındadır. Yinede kanımca en büyük başarısını hayran olduğu lise aşkının önünde bir balinanın hayatını kurtarmasıdır.

Aslında George mimar olmayı o kadar çok istemiştir ki, kendinden bağımsız olan mimar Art Vandaley karakterini yaratmıştır. Mesela "The Race" bölümünde Jerry ile sözde birbirlerini tanımamaları ve tesadüfen kafede karşılaşmaları gereken sahnede:

"LOIS: What do you do?

GEORGE: I'm an architect.

LOIS: Have you designed any buildings in New York?

GEORGE: Have you seen the new addition to the Guggenheim?

LOIS: You did that?

GEORGE: Yep. And it didn't take very long either.

JERRY: Well you've really built yourself up into something.

GEORGE: Well, well, I had a dream, Jerry."

(Ayrıca aynı sahnede George'un Jerry'e bakışı ve ardından "Oh, my God, No, oh my God, . . . Jerry!" şeklinde bağırması da ayrı bir güldürü unsurudur).

Tüm bu nevrotik davranışların aksine George Costanza çok rahat bir adamdır aslında. Çöpte gördüğü birşeyi yiyebilir veya utanmadan evlerinde film izlediği kıza susmasını emredebilir. Ama konu kendisi ile ilgili birşey olduğu taktirde, bütün rahatsızlığını size gösterebilir. Mesela The Hamptons bölümünde meşhur "I was in the pool" sekansının ardından kendi aralarında konuşan kız arkadaşlara "Neden bahsediyorsunuz, benden mi bahsediyorsunuz yoksa" şeklinde bağırabilir. Tabi şimdi bu bölümü izlememiş insanlar için bu yazılanlar bir şey ifade etmeyebilir ama izleyenlerin kolayca hatırlaması lazımdır.

Stella olayına gelince. Bunun hangi filme gönderme olduğu aklımda kalmamış ama, evet, bir filme göndermedir. Hatta aynı göndermeyi sonra Gilmore Girls de bir bölümünde yapmayı denedi ama bu kadar güzel oturmadı tabiki. Aslında Seinfeld filmindeki göndermeler bu kadar değildir. Mesela Midnight Cowboy filminin finaline yaptıkları gönderme - ki Cnbc-e bir akşam Seinfeld'in gönderme yaptığı bölümü ile filmi aynı akşama koymuştu -, Kramer'ın papağını kastederek "Frodo çok zayıftı" sözü ile Godfather'a yaptığı gönderme, Jerry'nin asansörde "I'm not an animal" diyerek -yanılmıyorsam- Elephant Man Film'ine yaptığı referans. Her zaman olmasa da çoğu zaman Hollywood filmleri ile de beslenmiştir Seinfeld. Yinede bunu, mesela Polis filmindeki gibi, insanların gözüne sokma maksadı ile değil de, bazen herkesin bile anlayamayabileceği bir şekilde yapmıştır.

Son olarak, Jason Alexander'ın oyunculuğunu kanıtlayan bir sahne ile noktalandıralım bu sefer de:

" KRAMER: Yallo. What delay industries?

ELAINE: no no , ..

GEORGE: [from bathroom] VANDALEY, SAY VANDALEY!"
 
jerry: i thought they smelled pretty nice.
kramer: jerry, your palate's unrefined.
jerry: is not.
kramer: is too.
jerry: is not.
kramer: is too.
jerry: i'm not having this conversation.
kramer: are too.
jerry: am not.
kramer: are too.
jerry: am not.
kramer: are too.

bu dıyaloglara bıtıyorum kramer muhtesem bı karakter
:!:
 
Sezonları tamamladıkça izlemediğim bir kaç bölüm de gözüme çarpıyor; mesela bunlardan biri 3. sezondaki "The Tape" bölümü. Aman allahım yarabbim; kesinlikle şunu söyleyebilirim ki Elaine'in bu güne kadar gördüğüm en güzel ve en seksi hallerini barındırıyor o bölüm. Jerry sahnedeyken ses kaydedicisine kadının teki çok vahşi/seksi bir mesaj bırakıyor ve gel zaman git zaman bu işin içinden Elaine çıkıyor. Coffee Shop'ta otururlarken Jerry'nin bir süreliğine masadan uzaklaşmasını fırsat bilen Elaine, George'un kendisine bunu söylemesi üzerine kısık sesle o taklidi yapıyor:

"Really, like a.. like a.. Jerry, I want to slide my tongue around you like a snake.. Ooooooooooha, oooooohaaaa.."

Orada üzerinde mor bir badi var spordan yeni gelmiş, tabii ki makyajın da etkisi var ama çok güzel gözüküyor gerçekten. Sonrasında Jerry'nin evine geçiyorlar ve orada duş alıyor, tam o sırada da Kramer arkadaşından (Muhtemelen Bob Sacamano.. 😀) aldığı kamera ile eve dalıp herkes ile konuşmaya başlıyor; Elaine'i de "Yeni porno starımız" diye filme almaya başlıyor.. 😀 Orada şuna da kesinlikle karar verdim ki, uzun saç çok yakışıyor Elaine'e. Neredeyse 0 makyaj ve üzerindeki kırmızı bornoz ile George'a sokulup porno star taklidi yapması en az George kadar beni de benden aldı.. 😆

3. sezon başlı başına bir efsane. İnanılmaz embesil bir gün yaşattı bana pazartesi günü. Saat 12.00 civarı kalkıp 13.00 gibi bilgisayarın başına oturdum ve 02.30'a kadar 3. sezon bölümlerini izledim. Ha kalkayım diyorum, ha kalktım diyorum; yok arkadaş kitledi bıraktı beni. Odada oksijen bitmiş ama ben farkında değilim.. 🙂
 
Purgatory demiş ki:
Sezonları tamamladıkça izlemediğim bir kaç bölüm de gözüme çarpıyor; mesela bunlardan biri 3. sezondaki "The Tape" bölümü. Aman allahım yarabbim; kesinlikle şunu söyleyebilirim ki Elaine'in bu güne kadar gördüğüm en güzel ve en seksi hallerini barındırıyor o bölüm. Jerry sahnedeyken ses kaydedicisine kadının teki çok vahşi/seksi bir mesaj bırakıyor ve gel zaman git zaman bu işin içinden Elaine çıkıyor. Coffee Shop'ta otururlarken Jerry'nin bir süreliğine masadan uzaklaşmasını fırsat bilen Elaine, George'un kendisine bunu söylemesi üzerine kısık sesle o taklidi yapıyor:

"Really, like a.. like a.. Jerry, I want to slide my tongue around you like a snake.. Ooooooooooha, oooooohaaaa.."

Orada üzerinde mor bir badi var spordan yeni gelmiş, tabii ki makyajın da etkisi var ama çok güzel gözüküyor gerçekten. Sonrasında Jerry'nin evine geçiyorlar ve orada duş alıyor, tam o sırada da Kramer arkadaşından (Muhtemelen Bob Sacamano.. 😀) aldığı kamera ile eve dalıp herkes ile konuşmaya başlıyor; Elaine'i de "Yeni porno starımız" diye filme almaya başlıyor.. 😀 Orada şuna da kesinlikle karar verdim ki, uzun saç çok yakışıyor Elaine'e. Neredeyse 0 makyaj ve üzerindeki kırmızı bornoz ile George'a sokulup porno star taklidi yapması en az George kadar beni de benden aldı.. 😆

3. sezon başlı başına bir efsane. İnanılmaz embesil bir gün yaşattı bana pazartesi günü. Saat 12.00 civarı kalkıp 13.00 gibi bilgisayarın başına oturdum ve 02.30'a kadar 3. sezon bölümlerini izledim. Ha kalkayım diyorum, ha kalktım diyorum; yok arkadaş kitledi bıraktı beni. Odada oksijen bitmiş ama ben farkında değilim.. 🙂

O bölümün sonunda sesin Elaine'e ait olduğunu anladıkları vakit yaptıkları yüz ifadeleri de kayda değerdir. Bir de Kramer'ın George'tan kulaklığı almaya çalışması ve George'un ona direnmesi. Mükemmel.

Kamera muhabbeti geçince aklıma ismini hatırlayamadığım bir bölüm geldi. Mevzu bahis bölümde de Kramer'ın belalı bir arkadaşa Jerry'e korsan film çekmesi için kamerayı teslim ediyordu. Mesela o bölümde de Jerry'nin işini ciddiye alıp "şuraya iki kamera, burayı şu kadar mikrofon" diyip, istekleri yerine getirilmediği taktirde onlarla çalışamayacağını belirtmesi. Yani bunun üzerine tutup da "televizyonda zeka arayanlara.." şeklinde Arrested Development reklamı yapmaya ne gerek var, al sana zeka işte. Al, kitap satan mekanda tuvalete girerken yanına kitap almak. Daha ne gibi bir zeka bekleyebilirsin ki.

Hazır yazmaya başlamışken biraz hafızamın Seinfeld bölümleri kısmını zorlayayım. Şey geliyor mesela aklıma. Jerry'nin midesinden acaip sesler çıkaran kız arkadaşı olduğu bölüm. Hatta Jerry'nin uzun süre sahilde düşünüp (ki o sahil aynı zamanda George'un da mekanıdır), o sesi yapmaya devam etmeye karar vermesi. Bak bak, şey vardı sonra. George'un kızdan randevu koparabilmek adına reklam jingle'ı taktiğini izlemesi. Mesela o bölümde Elaine ve George'un kaybolan şapkayı alabilmek için kızın evine gittiklerinde, George'un azarlanan çocuklar gibi kapı zinciri ile oynaması. Çok esgeçilen bir detaydır. Yine aynı bölümde George'un kızın alarm saatini çalması ve Elaine'e bunu gösterdiği anki muzur yüz hali. Puffy shirt vardı mesela bir de. O bölümde George el mankeni oluyordu, tabi doğuştan bir kaybeden olması bu dalda da başarılı olmasını engelliyordu. Yalnız kitap okumaktan aciz bir kişinin eli için bunca zahmete girmesi de ayrı bir ironidir.
 
Jerry'nin midesinden sesler gelen kız arkadaşının olduğu bölüm efsanedir yaa.. Yani şu başlıkta geçen muhabbetlerde adeta Ertem Şener'leşerek bir takım klişeler içine girdiğimin farkındayım; işte bunun en güzel örneği "Efsanedir yaa.." cümlesi. Ama konu Seinfeld olunca mazur görülmeyi rica ediyorum. Bu başlıktan içeri giren herkesin üstünü böyle bir görünmez mazuriyet kalkanı kaplıyor olsun, herkes birbirine arkadaşça davransın, aklımıza gelen bölümlerden/enstantanelerden kaliteli şarap ve Brandy'den başka bir şey içilmeden kahkahalar içinde bahsettiğimiz bir yer olsun burası. Ne bileyim; kâh gülelim kâh ağlayalım, yarışmacı arkadaşlara başarılar dileyelim, eve gelen misafir kardeş ile İngilizce konuşalım, hatta gerekirse arka odada kaynaşalım; amcalara pipimizi gösterelim filan istiyorum, anladınız değil mi..

O bölüm ile ilgili aklıma bir kaç şey geliyor. İlki Jerry'nin kemerini çöpe atışı. Kız arkadaşı "Ne yapıyorsun?" diye sorunca, kişiliğinin bir kısmı hakkında çok güzel bir özet yerine geçebilecek bir cevap veriyor: "Dün gece sinemaya gitmiştik, çok sıkışmış halde sinemanın tuvaletine girdim ve acele ile kemerimi açarken ucu elimden kayarak tuvaletin duvarına değdi; ve böylece kemer ömrünü tamamladı.."

Yakın çevremden sürekli Seinfeld konuştuğum bir arkadaşım var, o bölümde geçen "Hellooooooo; la la laaa!.." geyiği ortak Seinfeld kronolojimiz içinde en üstlerdedir. Ama şunu söyleyeyim, muhabbetin içeriğinden bir haber kişilerin duyabileceği bir yerde yapınca sap gibi kalıyorsunuz.. 🙂 Aaaaa; nasıl unuturuz, o bölüm aynı zamanda benim imzamda da yazan Kramerica Industries'in yeniden kuruluşuna ev sahipliği yapar! İsmi sanırım Daran idi, Kramer kendine stajer olarak alır ve büyük petrol topu projesini hayata geçirir. Jerry'e çocuk hakkında "He's a go - getter!" diyişi, çocuğun Jerry'nin evine gelerek "Mr. Kramer wants to meet with you at the coffee shop" diyişi ve akabinde Elaine'in de onlara katılacağını haber vermemesi üzerine Kramer'ın bağırışı.. 😆

Costanza'nın da büyük şovlarından biri vardır aynı zamanda o bölümde. Engelli olduğunu söyleyerek işe girmiştir fakat öyle olmadığı anlaşılınca kovulmasına rağmen kontratının süresince işe gidip maaşını almaya çalışır. Ofisine giriş çabası.. 😆 Havalandırmadan içeri girmeyi başarır ve sekreteri arar: "Hi sweetheart, how are you doing.. Listen i need you to do me a favour; tell Mr. (Unuttum şimdi) that if he needs me IM IN MY OFFICE !!!" Ahahah süperdir bu gerçekten.. İskelede koşma ve güvercinleri kovalama diyince aklıma hemen The Opposite bölümü de geliyor, o bölüm hakkında fazla bir şey yazmaya gerek yok. Costanza aynısını o bölümde yapmıştı.. Sonra 1 karış sakal ile kafeye giderek o meşhur nutkunu çekmişti Jerry ve Elaine'e.

Ayhh vallahi yoruluyor ve biraz da üşeniyor insan.. 🙂 Geçenlerde bu Hellooooo geyiğini yaptığım arkadaşımla konuşurken şunu dedim: Bir gün yeterli param olsa; bir mekan ile anlaşıp Seinfeld gösterim günleri yapacağım dedim.. Seinfeld'i "gerçekten seven" cüzi bir topluluk ile bu diziyi seyretmek kadar keyifli bir şey pek az olur sanırım şu ölümlü dünyada.. Gerçekten en büyük hayallerimden biri. Benden önce bir başkası yaparsa da kabulümdür yani.. 🙂
 
Purgatory demiş ki:
Jerry'nin midesinden sesler gelen kız arkadaşının olduğu bölüm efsanedir yaa.. Yani şu başlıkta geçen muhabbetlerde adeta Ertem Şener'leşerek bir takım klişeler içine girdiğimin farkındayım; işte bunun en güzel örneği "Efsanedir yaa.." cümlesi. Ama konu Seinfeld olunca mazur görülmeyi rica ediyorum. Bu başlıktan içeri giren herkesin üstünü böyle bir görünmez mazuriyet kalkanı kaplıyor olsun, herkes birbirine arkadaşça davransın, aklımıza gelen bölümlerden/enstantanelerden kaliteli şarap ve Brandy'den başka bir şey içilmeden kahkahalar içinde bahsettiğimiz bir yer olsun burası. Ne bileyim; kâh gülelim kâh ağlayalım, yarışmacı arkadaşlara başarılar dileyelim, eve gelen misafir kardeş ile İngilizce konuşalım, hatta gerekirse arka odada kaynaşalım; amcalara pipimizi gösterelim filan istiyorum, anladınız değil mi..

O bölüm ile ilgili aklıma bir kaç şey geliyor. İlki Jerry'nin kemerini çöpe atışı. Kız arkadaşı "Ne yapıyorsun?" diye sorunca, kişiliğinin bir kısmı hakkında çok güzel bir özet yerine geçebilecek bir cevap veriyor: "Dün gece sinemaya gitmiştik, çok sıkışmış halde sinemanın tuvaletine girdim ve acele ile kemerimi açarken ucu elimden kayarak tuvaletin duvarına değdi; ve böylece kemer ömrünü tamamladı.."

Yakın çevremden sürekli Seinfeld konuştuğum bir arkadaşım var, o bölümde geçen "Hellooooooo; la la laaa!.." geyiği ortak Seinfeld kronolojimiz içinde en üstlerdedir. Ama şunu söyleyeyim, muhabbetin içeriğinden bir haber kişilerin duyabileceği bir yerde yapınca sap gibi kalıyorsunuz.. 🙂 Aaaaa; nasıl unuturuz, o bölüm aynı zamanda benim imzamda da yazan Kramerica Industries'in yeniden kuruluşuna ev sahipliği yapar! İsmi sanırım Daran idi, Kramer kendine stajer olarak alır ve büyük petrol topu projesini hayata geçirir. Jerry'e çocuk hakkında "He's a go - getter!" diyişi, çocuğun Jerry'nin evine gelerek "Mr. Kramer wants to meet with you at the coffee shop" diyişi ve akabinde Elaine'in de onlara katılacağını haber vermemesi üzerine Kramer'ın bağırışı.. 😆

Costanza'nın da büyük şovlarından biri vardır aynı zamanda o bölümde. Engelli olduğunu söyleyerek işe girmiştir fakat öyle olmadığı anlaşılınca kovulmasına rağmen kontratının süresince işe gidip maaşını almaya çalışır. Ofisine giriş çabası.. 😆 Havalandırmadan içeri girmeyi başarır ve sekreteri arar: "Hi sweetheart, how are you doing.. Listen i need you to do me a favour; tell Mr. (Unuttum şimdi) that if he needs me IM IN MY OFFICE !!!" Ahahah süperdir bu gerçekten.. İskelede koşma ve güvercinleri kovalama diyince aklıma hemen The Opposite bölümü de geliyor, o bölüm hakkında fazla bir şey yazmaya gerek yok. Costanza aynısını o bölümde yapmıştı.. Sonra 1 karış sakal ile kafeye giderek o meşhur nutkunu çekmişti Jerry ve Elaine'e.

Ayhh vallahi yoruluyor ve biraz da üşeniyor insan.. 🙂 Geçenlerde bu Hellooooo geyiğini yaptığım arkadaşımla konuşurken şunu dedim: Bir gün yeterli param olsa; bir mekan ile anlaşıp Seinfeld gösterim günleri yapacağım dedim.. Seinfeld'i "gerçekten seven" cüzi bir topluluk ile bu diziyi seyretmek kadar keyifli bir şey pek az olur sanırım şu ölümlü dünyada.. Gerçekten en büyük hayallerimden biri. Benden önce bir başkası yaparsa da kabulümdür yani.. 🙂

Bu sekansların her birini ayrı ayrı hatırlıyorum ama aynı bölüm içinde yer aldıklarını unutmuşum mesela. Yoksa George Costanza'ya "engelli" olduğu için verilen akülü araba ve o araba ile yaşlılar çetesinden kaçtığı sahne.. Televizyon tarihinin en efsane anlarından biridir herhalde, o kaçış anı boyunca siz de kanepeden yere düşmeme uğraşı içine girersiniz. Kramerica Industries zaten ayrı bir fenomen. Petrol işine giremeyince ketçap ve mayonezi aynı kaba koyma fikrini hayata geçireceklerdi ama akıbeti bilinmez. Bu olay birkaç yıl önce Türkiye'de de çıkmıştı, hatta "Aşkım Aşkım" olmalı ismi. Acaba bunun için Kramerica Industries herhangi bir telif almış mıdır, eğer almadılarsa dava açmaya sonuna kadar hakları var.

Üstteki paragrafı yazarken aklımda sürekli şey bölümü dönüyordu. Yine ismini çıkarmakta zorlanacağım ama, "The Bizarro Jerry" olmalı. Hani "New York dörtlüsünün", Elaine dışında kalan üçgeninin tam zıtlarının olduğu. O bölümün genel konseptini veyahut George'un model kızlarla takılmak üzere girdiği soytarılıkları bir kenara bırakacağım da, en çok eğlendiğim anlar Jerry ve Kramer arasında geçen sahnelerdi. Kramer'ın tesadüfen işe girmesi ile başlayan ilişkilerindeki değişim, en son Jerry'nin Kramer'e yemek yapması ve Kramer'ın çok çalışmaktan ötürü yemeğe geç gelmesi ile sonuçlanır. İki kişilik yemek ile karanlıkta masa başında Kramer'ı bekleyen Jerry'nin, K-Man'in "seni cafeye götüreyim" teklifine verdiği tepki de gönüllerde yer etmiştir mesela.

Yalnız şurada kaç paragraflık yazı yazdım, efsane olmaya aday pek çok bölümü andık, lakin hala daha Puerto Rican Day'den bahsetmedik. Her ne kadar bu bölüm Kramer'ın ayak altına aldığı Porto Riko bayrağı yüzünden büyük tepkiler alsa da, müthiş dizi için gayet de müthiş bir final olmuştur. Mesela şimdi bunu yazarken de, Hindistan'a gittikleri "Memento-vari" bölüm vardı aklımda. Bahsettiğin bölümler gibi, bu bölümde de Elaine'e hayranlık duymamak mümkün değil. Gerçi Puddy ile olan ilişkileri tam tencere-kapak misali olduğundan çok da üstelemeye gerek yok gibi.

Puddy demiş iken. Onun çalıştığı otomobil galerisinden Jerry'nin araba almaya gittiği bölümde süperdir. Hatta bir ara, arabayı alacak olan o iken, Elaine ve Puddy'i ikna etme çabaları mükemmel bir tespit olmuştur. Yine bu bölümde Jerry'e araba alırken kazık yememesi için yardım edecek olan George, daha gofret makinasından kendine Twix alamamaktadır.

Buna bir son vermem gerekecek, zira şu anda da kafamda apartmanda herkesin birbirini öpme zorunluluğu getirildiği bölüm ve o bölümde Jerry'nin apartman duvarına asılan resmi var.
 
Bir düzeltme yapayım; tabii ben öyle yazınca yanlış bilgi vermiş gibi oldum, akülü arabalardaki kovalama sahnesi The Voice'dan bir önceki bölümde; yani 9. sezonun ilk bölümü. The Voice'da 2. bölüm. Orada George iş görüşmesine elinde öylesine bir bastonla gittiği için müdür tarafından engelli sanılıyor; aslında niyeti kendisini öyle kabul ettirmek değil ama tam itiraz edecekken müdürün ağzından çıkan "..Ve tabii ki kendine özel tuvaletin de olacak" cümlesini duyunca iş değişiyor.. 😀

Elaine'in diğer üçüne benzer-yeni tipler bulduğu bölümü seyretmeyeli abartmıyorum seneler oldu; ismi filan çıkmış aklımdan, The Bizarro Jerry olduğunu unutmuşum. 8. sezonu indirmeye başlamama çok var daha.. 🙂 Oradan 6 bölüm var elimde şu anda. Puerto Rican Day'de bayrağı yakması tepki almıştı evet ama esasında çok da masum bir sahneydi derinine inildiğinde. "Who! Who's burning the flag?!" repliğine götürüverir bizi. O bölümün en bomba olayı da George'un sinemada 2. kez yapmaya çalıştığı espriyi bozan lazerli çocuktan espri sahnesi için izin istemesidir bence.. Yahu bir içten pazarlıkçılık ve dibe vurmuşluk bu kadar mı iyi oynanır behey Jason Alexander denen adam..

Puddy'nin ise bu diziye giriş çıkışları çok oldu ama en büyük darbesini The Finale II bölümünde Elaine'in "Dont wait for me my love" diyişine "All right" demesi ile vurmuştur kanımca, süper bir tonlaması var orada. Ve tabii ki Elaine ile yaptıkları "Cehenneme gideceksin" sohbeti. Orada "Dont boss me!" diyişi çok hoşuma gidiyor. "Nice sweater.." dedikten sonra sevişmeleri ve Elaine'in her defasında Jerry'ye para ödemesi de ayrı geyik. Hindistan'a gittikleri bölüm ise, bak yine aynı şeyi yapacaktım zor tuttum kendimi, kelimelerle zor ifade edilecek bir bölüm diyeyim. İsmi The Betrayal, Kreator'dan Betrayer'ı getirir akıllara. Çok çok çok fazla şey sayılabilir ve gülmekten nefessiz bırakacak sohbetler çevrilebilir o bölüm hakkında. Bir kere, FDR gerçeği var.. 😆 "Franklin Delano Romanowski", "FDR wants me to drop dead.."

"Goodnight Jugdish" (Sonrasında nasıl içten bir kahkahadır, yerim seni Julia abla), Kramer'ın elinde bölüm ilerledikçe büyüyen rengarenk şeker, Costanza'nın komplekslinin kralı olduğunu gösteren bot giyişi (Nina ile tanıştıklarında ayağında botlar olduğu için Nina'yı her gördüğünde onları giyer; açıklaması da "I was eye to eye with her, i cant go eye to chin"dir), Hindistan'dan eve dönene kadar tuvalete gitmeyişi, Nina'nın Jerry ile yattığını öğrendikten sonra Elaine'e düğün sırasında oldukça soğukkanlı bir şekilde "Elaine.. You have to sleep with me.." diyişi.. Ahahah hey allahım yaa..

En büyük geyiklerimizden biri de "Funny guy! Right here!" dır.. Hindistan'a giderken George bunu uçakta der Jerry'ye. O sırada George, Jerry'nin Nina ile yattığından Elaine'in sarhoşluğu sırasında çenesini tutamaması yüzünden haberdardır fakat Jerry bunu bilmez ve yanına gelen George'a takılmaya başlar.. "Seni 4. sınıfta dövmemiş miydim ben" esprisinin ardından George bağırır: "Funny guy! Right here! Hohhohhhoooo, Jerry Seinfeld is our funny guy!!"

Vallahi bölümü geçtim, enstantane bile laf açıyor. Oysa ki sadece kendi yazdığım yazının ardından akülü araba sahnesi konusunda bir yanlış anlaşılma olmasın diye düzeltme yapmak için yazmaya başlamıştım inan olsun..
 
Kimlerin dikkatini çekmiştir bilmiyorum ama Acun Ilıcalı'nın hazırladığı Avea reklamlarından Beytepe kampüsünde hazırlanmış olanında (hay tamlama gibi) belirgin bir biçimde "Soup Nazi" bölümünden esinlenme var. Sadece çorba dağıtan adamın "Sıradaki" demesi şeklinde değil de, "bir tek Avea yeter sana Acun" derken ki hali bana bir ekmek daha isteyen George Costanza'ya Nazi Çorbacı'nın verdiği tepkiyi anımsattı.

Bu arada ne zamandır aklımda fakat cevabını hatırlayamıyorum, Purgatory bilir kesin: George'un yürüyen kaldırımlı projesi hangi bölümde geçiyordu? Tematik bir biçimde yer almıyordu bu muhabbet ama laf arasında George böyle bir planı olduğunu anlatıyordu. Çıkartamadım o muhabbeti bir türlü.

Bu arada acaba bulabilir miyim diye arattım fakat sonuç alamadım; The Outing bölümünde George'un kendisini eşcinsel göstermeye çalıştığı bir anda Jerry'nin saçlarını okşama sahnesi geldi aklıma. Onun yerine şöyle bir klip mevcut, tamamen izlemedim ama belki bunun içinde "o an" vardır: http://www.youtube.com/watch?v=cTDVEb6Wu-w&mode=related&search=
 
Cnbc-E yayınlamıyor artık Atrocious. Yaklaşık 2 sene kadar oldu sanırım bitireli.

Jack, dediğin sahneyi bir dakikayla filan atlamışlar verdiğin linkte. Bölümün son sahnesi o, Jerry'nin kapıdan dışarıya doğru "It's not true" diye bağırışından hemen önce yapıyor onu George. İlk sahnede bunlar coffee shopta otururlarken Elaine arka masadaki kızın bunları dinlediğini fark ediyor ve gay muhabbetini bilerek biraz yüksek sesle açıyor, George ayak uydurup Jerry'ye "Her zaman sevdiğim tek erkek olarak kalacaksın" filan diyor ama Jerry oyunu oynamıyor.. 🙂 Süper bölümdür, bu sahnenin ardından da George, porno yıldızı olursa kullanabileceği harika bir isim bulduğunu anlatıyor Jerry'ye: Buck Naked.. 😀

Orada bir de şey var, işte bunları dinleyen kız aynı zamanda Jerry ile röportaj yapacak olan kız olduğu için NYU okul gazetesinde gay oldukları ile ilgili bir haber yazıyor.. Sonra Kramer elinde gazete ile eve gelip "I thought we were friends" cümlesi ile başlayan bir diyalog başlatıyor, gülmekten gözlerim yaşarıyor her defasında orada.

Kramer: -Hadi artık saklama gay olduğunu; zayıfsın, 30'larının sonlarındasın ve bekarsın..

Jerry: -Evet.. Sen de öyle..

Repliklerinin ardından Kramer'ın müthiş bir mimiği var.. 😀 Yine ilk sahneye döneyim; gay muhabbetinden hemen önce "Dünyanın gelmiş geçmiş en çirkin liderlerini" konuştukları bir diyalog var. Orada geçen isimleri play-pause şeklinde ilerleyerek googledan arattım tek tek baktım, tavsiye ederim ilginç bir tecrübe.. 🙂 Jerry, ilk olarak Brezhnev diyor. Sonra Elaine karşılık olarak De Gaulle'u söylüyor. Ardından da George, "Lyndon Johnson alayından çirkindi" diyor.. 😀 Son olarak Golda Meir'de karar kılıyorlar.

Reklama geleyim, aslında gelemiyorum yazacak bir şeyim yok çünkü izlemedim reklamı.. 🙂 Kovalamaya başlayayım merak ettim zira.

Yürüyen kaldırım projesi ise dediğin gibi, anlık olarak bir yerde geçiyor yani George işe geç kalınca dönüşte Jerry'ye başına geleni anlatırken bahsediyor diye hatırlıyorum. Şimdi bulmam için bölümleri tek tek irdelemek lazım, zaman içerisinde zaten seyrederim ben onu ve yazarım buraya. Büyük ihtimalle ya 4. sezonda, ya da 5. sezonda olsa gerek diye düşünüyorum. Bu arada benim 8. sezon da bitti, sadece 9 kaldı geriye ama maalesef 9. sezonun bölümlerinin görüntü kalitesi diğerleri gibi %100 değil.. 🙁 Neden 174 MB'lik dosyaları koymamışlar 9. sezon için, anlam veremedim. Biraz daha az kaliteli görüntü ile olanları var, mecbur onlara takılacağız.

Son olarak ben kafamdaki bir şeyi sorayım. Aslında başlığı bulup yazacaktım ama başlıkta yeni mesaj görünce unutuyordum az kalsın.. 🙂 Hani bir bölümde Jerry'nin ismini bilmediği bir kız arkadaşı var. "Vücudun bir bölümünü anımsatan bir ismim var" diyor hatun ama hiç bir zaman tam olarak söylemiyor, nam-ı diğer Mulva'dan bahsediyorum.. 🙂 3-4 sezon sonra tekrar bir bölümde oynuyor o hatun ve anlıyoruz ki ismi Dolores imiş. Bu hangi kelime ile alakalı onu soruyorum size?

Benim aklıma telaffuz açısından direkt "Ass" geldi ama emin değilim. Dolores - Ass..

?.. 🙂
 
Purgatory demiş ki:
Cnbc-E yayınlamıyor artık Atrocious. Yaklaşık 2 sene kadar oldu sanırım bitireli.

Jack, dediğin sahneyi bir dakikayla filan atlamışlar verdiğin linkte. Bölümün son sahnesi o, Jerry'nin kapıdan dışarıya doğru "It's not true" diye bağırışından hemen önce yapıyor onu George. İlk sahnede bunlar coffee shopta otururlarken Elaine arka masadaki kızın bunları dinlediğini fark ediyor ve gay muhabbetini bilerek biraz yüksek sesle açıyor, George ayak uydurup Jerry'ye "Her zaman sevdiğim tek erkek olarak kalacaksın" filan diyor ama Jerry oyunu oynamıyor.. 🙂 Süper bölümdür, bu sahnenin ardından da George, porno yıldızı olursa kullanabileceği harika bir isim bulduğunu anlatıyor Jerry'ye: Buck Naked.. 😀

Orada bir de şey var, işte bunları dinleyen kız aynı zamanda Jerry ile röportaj yapacak olan kız olduğu için NYU okul gazetesinde gay oldukları ile ilgili bir haber yazıyor.. Sonra Kramer elinde gazete ile eve gelip "I thought we were friends" cümlesi ile başlayan bir diyalog başlatıyor, gülmekten gözlerim yaşarıyor her defasında orada.

Kramer: -Hadi artık saklama gay olduğunu; zayıfsın, 30'larının sonlarındasın ve bekarsın..

Jerry: -Evet.. Sen de öyle..

Repliklerinin ardından Kramer'ın müthiş bir mimiği var.. 😀 Yine ilk sahneye döneyim; gay muhabbetinden hemen önce "Dünyanın gelmiş geçmiş en çirkin liderlerini" konuştukları bir diyalog var. Orada geçen isimleri play-pause şeklinde ilerleyerek googledan arattım tek tek baktım, tavsiye ederim ilginç bir tecrübe.. 🙂 Jerry, ilk olarak Brezhnev diyor. Sonra Elaine karşılık olarak De Gaulle'u söylüyor. Ardından da George, "Lyndon Johnson alayından çirkindi" diyor.. 😀 Son olarak Golda Meir'de karar kılıyorlar.

Reklama geleyim, aslında gelemiyorum yazacak bir şeyim yok çünkü izlemedim reklamı.. 🙂 Kovalamaya başlayayım merak ettim zira.

Yürüyen kaldırım projesi ise dediğin gibi, anlık olarak bir yerde geçiyor yani George işe geç kalınca dönüşte Jerry'ye başına geleni anlatırken bahsediyor diye hatırlıyorum. Şimdi bulmam için bölümleri tek tek irdelemek lazım, zaman içerisinde zaten seyrederim ben onu ve yazarım buraya. Büyük ihtimalle ya 4. sezonda, ya da 5. sezonda olsa gerek diye düşünüyorum. Bu arada benim 8. sezon da bitti, sadece 9 kaldı geriye ama maalesef 9. sezonun bölümlerinin görüntü kalitesi diğerleri gibi %100 değil.. 🙁 Neden 174 MB'lik dosyaları koymamışlar 9. sezon için, anlam veremedim. Biraz daha az kaliteli görüntü ile olanları var, mecbur onlara takılacağız.

Son olarak ben kafamdaki bir şeyi sorayım. Aslında başlığı bulup yazacaktım ama başlıkta yeni mesaj görünce unutuyordum az kalsın.. 🙂 Hani bir bölümde Jerry'nin ismini bilmediği bir kız arkadaşı var. "Vücudun bir bölümünü anımsatan bir ismim var" diyor hatun ama hiç bir zaman tam olarak söylemiyor, nam-ı diğer Mulva'dan bahsediyorum.. 🙂 3-4 sezon sonra tekrar bir bölümde oynuyor o hatun ve anlıyoruz ki ismi Dolores imiş. Bu hangi kelime ile alakalı onu soruyorum size?

Benim aklıma telaffuz açısından direkt "Ass" geldi ama emin değilim. Dolores - Ass..

?.. 🙂

Sanırım o isim "klitoris"ten -veyahut İngilizce'si ile "clitores"den türetilmiş. Zaten bu isim Jerry'nin aklında Mulva potunu kırmasından hemen sonra belirmişti.

Bu arada hazır laf Seinfeld dizisinde oynayan bayanlardan açılmış iken, bence aralarında en fazla iz bırakanı - en azından benim adıma - Jerry'nin ilişki yaşadığı koca elli (man-hands) kadındı. Gerçi ilişkiyi yaşayan Jerry idi ama bu ilişkiden en çok nemalanan George oluyordu. Yanılmıyorsam "Bizarro Jerry" bölümünde karşımıza çıkıyordu bu bayan. Lakin o bölümde asıl komedi unsuru bence Jerry ve Kramer arasında geçenlerdi. Kramer her nasılsa bir iş bulur ve Jerry'nin evine daha az uğramaya başlar ve bu şekilde olaylar gelişir. Bu bayanlar arasında sonradan ünlenecek olanlar da vardır. Mesela "fake-booblu" Teri Hatcher vardı, ya da sonradan Frasier dizisinde Daphne karakterini oynayan kız. Erkeklerden de "The Frogger" isimli bölümde tek repliği olan mekanik sonradan Prison Break dizisinde Abruzzi karakteri ile karşımıza çıktı falan.

Tabi tek bölümlük yardımcı karakterler arasında, her ne kadar kamuoyu Nazi çorbacıyı favori gösterse de, bence Aaron "the close talker"ın yeri ayrıdır.
 

Geri
Üst