Stephen King romanları ve filmleri

kitaplarina hayran kaldigim bir adam.. fakat film uyarlamalarini begenmedim.. yesil yol icin guzel denilebilir belki.. :roll:
dreamcatcher kotuydu mesela..

en sevdigim kitabi kesinlikle `O`.
 
Bir de Stand By Me filmimiz vardir kimsenin bahsetmedigi. River Pheonix`in ölmeden 7 yil önce cektigi film ve Rob Reiner yönetiyor filmi. Shawshank Redemption, Shining, The Green Mile`dan sonra sinemaya en guzel uyarlanmis 4. filmidir. Daha sonra Carrie ve Misery vardir ve özellikle Misery Kathy Bates`in hayatinin performansini verdigi filmdir ve Carrie ise sinemaya Sissy Spacek gibi bir aktrisimizi tanistirmistir.

"O" ise öyle abartilacak bir film olmadigini dusunuyorum ve sadece siradan bir korku filmi olarak dusunuyorum. Zaten ciktigi siralar promosyon icin produktörun parasinin yetmemesi ve promosyon parasi ödeyip projeye ortak bulamayip(en buyuk nedenlerinden biri 3 saatten fazla olmasi ve sinemada 3 saatten fazla korku filmi izleyecek insanin az olmasi) tvde yayinlanmistir ama yine de izleyeni cok oldu.

Bir de kendi yönetmenlik denemesi vardir Maximum Overdrive diye uzak durun derim. Yani böyle sadece hafiften seviyorsaniz bu adami kesinlikle bir daha filmini izlememe istegine kapilabilirsiniz...
 
Gece Yarısını 2 Geçe diye bir kitabı vardı yanlış hatırlamıyorsam.Kitap iki bölümden oluşuyordu ve ikinci bölümün Türkçe adı Umacılar dı. Filmin orjinal ismini bilmiyorum ama tavsiye ederim. Sürükleyici bir konusu vardı, yani kitabıyla birebir gitmiş denilebilir. Bu yüzden Stephen King in romanından uyarlanan başarılı filmlerden biridir. Yalnız bazı noktalarda oyunculuğu ve kullanılan görüntü efektlerini saymıyorum 🙂 .
 
Hayvan Mezarlığı'nın filmi de pek fena değildi. Hatırlıyorum da küçükken o film hakkında dehşet şeyler duymuştum. Çok da merak ederdim. Ama seyrettikten sonra o kadar da dehşet olmadığını gördüm. Yine de fena değildi.
 
Gerçek edebiyatın ne olduğunu bilmediğim günlerimde en sevdiğim yazardı.Sonra sevgi saygıya döndü.Ve en sonunda yaptığı açıklamalardan sonra saygı ökeye döndü.Peki neydi açıklamaları? Bu aç gözlü doymak bilmeyen adam; (kazandığı paralar az gelmiş olmasından dolayı sanırım) isteyenlere para karşılığı karakterlerin isimlerini seçme hakkı, yine para karşılığı kitabında kimin öleceğine karar verme hakkı,tabi ki yine para karşılığı isteyenlere seneryonun bir kısmını yazma hakkı... tanımıştır.
İşte artık ne mal olduğunu biliyorum ve aldığım 5 orjinal kitabı için kendime lanet ediyorum.Acaba bu kazanacağı paralara ne kadar ihtiyacı vardı?
 
erkantheend demiş ki:
Gerçek edebiyatın ne olduğunu bilmediğim günlerimde en sevdiğim yazardı.Sonra sevgi saygıya döndü.Ve en sonunda yaptığı açıklamalardan sonra saygı ökeye döndü.Peki neydi açıklamaları? Bu aç gözlü doymak bilmeyen adam; (kazandığı paralar az gelmiş olmasından dolayı sanırım) isteyenlere para karşılığı karakterlerin isimlerini seçme hakkı, yine para karşılığı kitabında kimin öleceğine karar verme hakkı,tabi ki yine para karşılığı isteyenlere seneryonun bir kısmını yazma hakkı... tanımıştır.
İşte artık ne mal olduğunu biliyorum ve aldığım 5 orjinal kitabı için kendime lanet ediyorum.Acaba bu kazanacağı paralara ne kadar ihtiyacı vardı?

Nerdeyse 60 yaşına geldi cidden ilginç napcak acaba o kadar parayı manyak ötesi bi mezarmı yaptıracak kendisine acaba cidden çok çok ilginç bişi eeğr doğruysa
 
Yapma yav!! Ya aslında güzel düşünmüş ama işi paraya dökmesi gerçekten kötü. Bu işi internet üzerinden okuyucuların gönderdiği mail'leri dikkate alarak oy çokluğuyla falan da yapabilirmiş.

Ya sevgili erkantheend niye kendine lanet ediyorsun ki! Herkesin iyi ve kötü tarafları vardır. Stephen'ın da kötü tarafı biraz paragöz oluşu maalesef. Dert etme o kadar.

Yalnız ilk cümlende Stephen'ın edebiyatını eleştiriyorsun galiba.

Zaten genel kanı Stephen King'in edebiyatının zayıf oluşu ama ben bu yargıya pek katılmıyorum. Ben mesela Steinbeck'in de hayranıyımdır ve sen de takdir edersin ki Steinbeck çok büyük bir yazardır. Eğer bence Stephen'ın edebiyatı çok kötü olsaydı benim şu anda Stephen koleksiyonumu çöpe atmış olmam gerekirdi Steinbeck okuduktan sonra.

Amacım ikisini karşılaştırmak değil ama ben Stephen'ın edebiyatının o kadar kötü olmadığını ve hatta Kara Kule serisinin özellikle son kitaplarında bayağı bi olayı aşmış olduğunu düşünüyorum.
 
erkantheend demiş ki:
Gerçek edebiyatın ne olduğunu bilmediğim günlerimde en sevdiğim yazardı.Sonra sevgi saygıya döndü.Ve en sonunda yaptığı açıklamalardan sonra saygı ökeye döndü.Peki neydi açıklamaları? Bu aç gözlü doymak bilmeyen adam; (kazandığı paralar az gelmiş olmasından dolayı sanırım) isteyenlere para karşılığı karakterlerin isimlerini seçme hakkı, yine para karşılığı kitabında kimin öleceğine karar verme hakkı,tabi ki yine para karşılığı isteyenlere seneryonun bir kısmını yazma hakkı... tanımıştır.
İşte artık ne mal olduğunu biliyorum ve aldığım 5 orjinal kitabı için kendime lanet ediyorum.Acaba bu kazanacağı paralara ne kadar ihtiyacı vardı?

Bence öfke duyulmasını gerektirecek kadar da aşağılık bir davranış değildir bu. Zaten S.King, ilginç bir kişiliğe sahip bir insan, aynı zamanda paranoyak şizofren vs. dir. Fakat her ne olursa olsun, ben okuyucusuna karşı dürüst olduğunu düşünüyorum, birçok konuda. Ama işte, tıpkı dünyada sistem olarak ilk "e-book" u S.King in yayınlaması gibi, bu da belki de ilgi çekmek için yapılan bir davranıştır. Ha, benim kulağıma da hoş gelmediğini belirtmeliyim.

Bunlara rağmen, bilinçli bir okuyucunun bu hareketten ne gibi bir zararı olur? Bence olmaz. En basiti, almazsınız olur biter. Ayrıca, S.King, zaten iyi yazamıyor artık. 😉

S.King in iyi bir edebiyatçı olup olmamasının tartışılması konusunda da birşeyler söylemek isterim. Bence bu onun tercihidir. Hatta birçok saygın (ama mutlaka önyargısız) edebiyat eleştirmeni "S.King isteseydi, 10 tane falan dünya klasiği olabilecek nitelikte edebi eser verebilecek yeteneğe ve donanıma sahipti, ama o bunun yerine 50 küsur, edebi süslülüğe az önem verdiği eser yazdı." gibi eleştirilerde bulunmuşlardır zamanında.
 
yaratıcı karakter...sadece 'O'yu okudum,filmi ise fazla abuk geldi,kitaptan biçok sahne uyarlanmamış filme dolayısıyla filmde yarım kalmış sanki...neyse ben zaten hep derim hiç bir film kitabın tadını veremez!!!
yeşil yol,rose red,shining ve yüzyılın fırtınası izlediklerim arasında..eğer 4 cd birden izlemek kasmıyorsa sizi muhakkak yüzyılın fırtınasını izleyin derim,bence en en iyisi 😉
 
HornyDevil demiş ki:
CorvusTheHeretic demiş ki:
evet en sonunda cidden çok iyi bir stephen king uyarlaması film izledim ben bile hala inanamıyorum (şu ana kadar izlediklerimin en başarılısı vasat sayılırdı anca hatta sonuna kadar dayanabildiğim bir tek hayvan mezarlığı geliyor aklıma)neyse adı the shining 1980 yapımı kesinlikle bir şahaser aynı zamanda slipknot ın spit it out klibininde kitap ve filmden araklandığını anlamış bulundum filmi izleyince

Kitabın türkçeye çevrilmiş hali 'Medyum' gerçekten benim başyapıtlarım arasında..ama o film iki yönetmene çektirildi bildiğim kadarı ile..ilk olarak ünlü bir yönetmendi ama ismini hatırlamıyorum..çekilen filmi S.T. beğenmemiş konu dışına cıkılmış deniyor izleyemedim ben..ikinci filmide pek tutulmamış sanırım..Kitabı bitirdiğimde mükemmel senaryo demiştim..filme çekilse ne güzel olur diye..

'Medyum' Stephen King'in en beğendiğim kitaplarından biridir.Her zaman yaptığım gibi önce kitabı okudum ve sonra filmini bulup izledim.
Filmin adı 'Cinnet' ti.İzlerken ki tribim ise alemdi doğrusu.Arkadaşlardan bayağı küfür yedim şunun için : ''aha burada şu olacak şimdi vıdı da vıdı, hebe de höbö''. 😀
'Hayvan Mezarlığı' nın filmi de güzeldi.2 ayrı film çekilmiş, önce yanlış filmi almışım uyuz olmuştum. :evil:
Stephen King ve başka bir yazar,bu farketmiyor okuduğum kitabın filmini izlerken çok zevk alıyorum ben.Aklımda canlandırdığım tiplerin tam tersi veya benzeri çıkıyor bunları görmek hoşuma gidiyor. 🙂
 
Öncelikle şunu belirteyim: Stephen King'in kurgularına diyecek hiç bir lafım yok zaten bana da düşmez.Belki de kurgu yönünden düşündüğümüz zaman onun gibisi gelmemiştir dünyaya.
Aslında dil bakımından da az çok beni tatmin eder.(genelde benzetmeleri amerika içinde olduğu için ya da amerikalı birinin anlayabileceği dilden olduğu için benzetmeleri için aynı şeyi diyemem) Yani King'in edebiyatının zayıf olduğuna o kadar katılmıyorum.Kendi çapında iyi.Hee, gidip klasiklerle karşılaştırırsak,klasiklerin arasında ezik muamelesi görür.Karşılaştırmaya da gerek yok zaten.
Zelenhgorm, Stephen King'in paranoyak, şizofren ya da sakat... olması onun para göz olmasını gerektirmiyor.Aksine eğer o dediğin hastalıklar olsaydı, asıl o zaman böyle bir işe girişmezdi.(Gerçekten düşünüyorum bu paraya gerçekten ihtiyacı var mıydı? diye.)
DooBeR, ben zamanında okuduğum king kitaplarından kendime katılmış bir şey görmediğim için öyle bir laf söyledim.(Ateş Yolu hariç).Ama sık sık da o dediğin lafı düşünürüm.

Ve bir şey daha: King'in son çıkan kitaplarından (kitabı okuduğum halde ismini hatırlayamıyorum.Ama arkasıyla birlikte simsiyahdı.Umarım ismini hatırlayanınız çıkar) birisi iki kişiyle birlikte yazılmıştı.Böyle bir şeyi aklım almıyor.Bir kitabı nasıl iki kişi yazabilir.
Para kazanmak için kitap yazan bir çok yazar var.Hatta büyük yazarların çoğu para kazanmak için kitap yazmışlardır.Ama onlar karınlarını doyurmak için, Stephen ise 6. villasını almak için kitap yazıyor.Fark bu.Konuyu sinemadan edebiyata çektiğim için özür dilerim.Ama Stephen king denince bu ikisini ayrı düşünmek mümkün değil.
 
S.King, zaten kendi psikolojik rahatsızlıklarını kendi ifade edebilen bir insan. Açıkçası beni paragözlüğü (olup olmadığını bilemem) ilgilendirmez, çünkü ben bilinçli bir okuyucuyum 🙂

Bahsettiğin kitap "Black House" , Peter Straub ile yazılmış sanıyorsam. Fakat harika bir kitaptır, Kara Kule yi okumuş birinin bunu okuması mutlaka gerekmektedir. Bu seni neden rahatsız etti bilemiyorum, avrupa ve amerikada insanlar bu tarz ortaklıklardan çok iyi sonuçlar alabiliyorlar, bunu biraz araştır istersen 😉
 
Ben de okudum.Ama ismini hatırlamıyordum.Hatırlattığın için teşşekkürler.
Gerçek bir okuyucu(yani bilinçli bir okuyucu) bir yazara körü körüne bağlanmaz onun yanlışlarını da görür.Sen bana burda bir kitabın iki kişinin yazılmasına doğru diyorsun.Bu nasıl bir mantıktır? Onlar bir çelişkinin içine düşmüş sen de bu çelişkiyi görmezden geldiğin gibi, bir de destek çıkıyorsun.Özür dilerim ama bana burda bilinçli bir okuyucu olduğunu savunma(bu arada ben de olduğumu idda etmiyorum).Avrupa ve Amerikanın iyi sonuç aldığı şeyi bizim de mi yapmamız gerekiyor?Onların sonucu ne biliyor musun? 'PARA'
Bir şey daha söylemişin Zelenhgorm, "okuduğum yazarın özel hayatı beni ilgilendirmez" ya da bu söze çıkan bir laf.İlgilendirmemesi imkansız çünkü sen istesen de istemesen de okuduğun yazarın kitaplarında, o yazarın özel hayatını bulursun.Ya da sadece klasikleşmiş yazarlarda bu böyledir.
 
Abi şimdi haticeye değil, neticeye bakalım 😀 . Netice nedir? "Black House" güzel çok güzel bir kitaptır. Bu da demek oluyordur ki, iki kişi bu kitabı kardeş kardeş 😆 güzel bir şekilde yazmışlardır. Kanımca, bu bir ispattır 🙂

Ben Stephen King fanı falan değilim. Yalnız, sırf bu dönemlerde saçmalıyor diye, geçmişte yaptığı harika işleri bir kalemde silip, ona saldırma gefletine düşecek kadar da toy bir insan değilim 😉 Benim yaram yok çünkü bu konuda. Eski romanlarını çok severdim ve neredeyse tümünün orijinaline (bir kısmı ingilizce olmak üzere) sahibim. Ama açıkçası, Black House sonrasında yazdığı romanlar, bana vasat geliyor. Ve bunların çoğunu arkadaşımdan alıp okudum (o bir die hard fan dır 🙂 ) Ve sonrasında orijinalini alma gereği hissetmedim.

Bunlara ek olarak, evet, S.King i ben de bazı yönlerden eleştirebilirim. Bence kısa hikaye yazmayı hemen hemen hiç beceremiyor. İyi yazdığı kısa hikayeler de, 100 sayfadan aşağı değil.

Son olarak, evet kişiliği beni çok fazla ilgilendirmiyor. Ha, merak ederim bazı şeylerini ama sırf hoşlanmayacağım bir insan olduğu için, küsermiş gibi, iyi kitaplarını okumamak için kendimi kasmam 🙂
 
Ben Stephen King okuru değilim ama filme gelince...
Carrie diye bir film var, Günah Tohumu diye çevrilmiş türkçeye.
Sadece 1 filminden genelleme yapmış olacağım ama...
Demek ki bu adam yazdıklarında mesaj vermeye çalışıyor, sadece korkutayım, insanlar uyuyamasınlar diye yazmıyor. Din baskısıyla kafayı yemiş bir kızcağızın hazin sonuydu Carrie 🙂
 
Zelenhgorm, bana toy yakıştırmasını yapmışın.Hemde bunu, iki kişinin bir kitap yazmasını eleştirdim diye yapmışın ilginç doğrusu.O kitap sürükleyici olabilir ki doğru sürükleyici ama o kitabın adını 50-60 yıl sonra kim hatırlayacak? Haa, diyosan ki ben anlık alıcağım zevklere bakarım o zaman Stephen King'in kitaplarının senin için ideal olduğunu söyleyebilirim.Çünkü okursun ve okuduğunu 1-2 ay sonra unutursun, bütün olay budur.Ama aynı zamanda okurken de müthiş duygular hissetmeni sağlar.bunu da kabul ederim.Sonuç olarak benim mantığım, iki kişinin bir kitap yazmasını alıgıyalayamıyor ve saçma buluyorum.Hatta edebiyata yapılmış en büyük saygısızlıktır bu, bence.
 
Yanlış anlamışsın. Ben senin kişisel fikrin yüzünden sana toy demedim. Sadece geçmişte yaptığı işleri çok sevdiğim bir insanı, daha sonrasında bazı kişisel yanlışları yüzünden bir kalemde silmenin biraz "çocukça" bir davranış olduğunu anlatmak istedim. Hele ki "oldığım orjinal kitaplarına lanet ediyorum" gibi bir davranış da ban göre pek mantıklı değil.

Neyse, konu da iyice saptı. Allahın amerikasndaki garip adamın kişiliği için birbirimizle kötü olmamıza gerek yok, değil mi? Fikirlerimiz ayrılıyor bu noktada, bu kadar basit 😉

hoşçakal...
 

Geri
Üst