Makale/Tutorial Üçüz Tele Yapım Projesi

Herkese selamlar..

Bu foto belgeseli yazmak istedim, çünkü çok yorucu, kafa karıştırıcı ve tüm bunlara ek olarak çok zevkli ve tatmin edici bir işe bulaşmış bulundum. Buna bir kez bulaştıktan sonra gerisinin gelmemesi gerçekten imkanlı gibi değil.

Her şey headstocku kırılmış bir epiphone les paul’ümü belki kurtarırım umuduyla tamir etmeye kalkmamla başladı. Tamir ettim (daha sonra yine kırıldı, aynı yerden, edememişim), sonra da “madem öyle bir de boyayayım” diye gaza geldim. Spiral ile curved top gitara giriştim, çeşitli salaklılar yaptım, forumda başlığı duruyordur zaten. O süreçte gitara yaptığım şeylere dayanamayan ve bu konularda oldukça fazla bilgiye, ve daha da fazla bu bilgiyi paylaşma isteğine sahip @insanatomystic ile konuşmaya başladık. Nihayetinde gitar yapmayı denemeye kafama koydum. Bu başlıkta kabaca bu süreci sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Tüm hatalarıyla, tüm terslikleriyle ve tüm güzellikleriyle.

Dik kafalı biri olarak kendi yol haritamı kendim çizmeye meylettim. @insanatomystic ise sabırla ve azimle hocam oldu, kendi tabiriyle “wattsap üzerinden hızlandırılmış luthier eğitimi” vermeye başladı bana. Hayal meyal çırak mertebesine yükseldiysem ne mutlu bana. Fakat dediğim gibi, kendi kafama göre iş yapmayı sevdiğim için bu ilk girişimim büyük ölçüde hatalardan öğrenme ve yaptıklarımdan vazgeçemediğim, boşa gitmelerini istediğim için hata kapatma temelli ve hatalardan öğrenme temelli bir süreç oldu. Hepsini paylaşacağım ki merakı olanlar düşmesin bu hatalara.

Hamle bir, hata bir: İçgüdüsel olarak sitelere (Armağan, kurutmaya vaktiniz varsa güzel ağaçlara sahipler) gittim ve gövde için akçaağaç (maple) aldım. Telecaster yapacağımdan emindim, yeni bir Fender Mexico almıştım @wolkN arkadaşımızdan ve aşık olmuştum gitara. Yakında satacağım gibi görünse de durum buydu ve yapım olarak da göreceli kolay göründü gözüme. Tek horn, iki single manyetik, sabit köprü, minimum gövde delme işi vs. Neden sonra fark ettim ki aldığım ağaç kuru değildi ve kabaca bir alan hesabı yaptığımda sadece maple gövdenin 4-5 kg tutacağı gerçeğini gördüm. Ayrıca ağaçta ufak budaklar vardı ve netten okuduklarıma göre maple gövdeler oldukça tiz karakterli oluyorlardı. Bunun üzerine Murat’tan (Akustikwood) kızılağaç (alder) siparişi verdim. Gönlümde aslında dişbudak (ash) vardı fakat ilk denemem, ağacı mundar etme riski var, kıyamadım. Murat sağolsun ikram olarak 3 tane 25cm enli parça yollamış. Böylece gövde ağaçlarım hazır oldu. Hatanın büyüğünü nerede yaptığımı aylar sonra, önce sapı yapmam, gövde üzerindeki sap yuvasını (neck pocket) bitmiş sapa göre yapmam gerektiğini fark edince anladım. Neyse bu ders bir, önce sap, sonra gövde, en azından pocket ve manyetik – köprüye dair gövdede yapılacak her iş sapa göre yapılacak, aklımızda kalsın.

Aldığım ağaçlar şöyleydi;
Maple:
IMG_0169.webp
Alder:
IMG_0234.webp


Düzgün kesimler için mahallede hemşeri bir marangoz buldum. İnce dilimler için de, bizim amcanın şerit testeresi olmadığından sitelerde şansıma kafa bir amca ve oğlunun dükkanını buldum. İkinci yerde kalınlık, planya gibi işlerimi de yaptırdım. İlk niyetim tek gitar yapmaktı, fakat maple dilimlenince 2-3 kapaklık (top) ağaç çıktı. Ağaç çalışması denen kavramla tanıştım. Kesim sonrası ağacın içsel neminden dolayı kıvrılması durumuyla yani. Kızılağaçlar da bu eğilimi gösterince kurumalarını bekledim ve sonra tekrar kalınlığa soktum düz olsunlar diye. Bu da 4.5cm kalınlığındaki ağaçlarımın incelmelerine neden oldu. Aklıma bir cinlik geldi, biri tamamen alder bir gövde ile diğeri çok incelen bir parçayı kullanarak alt ve üstü maple ortası alder ikinci bir gövde daha yapmak. Bu oldukça mantıklı oldu, bir parçada yaptığım şeyleri diğer parçada pekiştirme şansı buldum. Yine de aldığım ikinci önemli ders, yeni bir işi, aleti, prosedürü önce çöp amaçlı tuttuğunuz kıymetsiz parçalarda denemek.

Ağacın çalışması şöyle bir şey kabaca:
IMG_0458.webp

@insanatomystic tavsiyelerde bulundu kesim üzerine (ve hemen herşey üzerine, azimle, üşenmeden):
IMG_0171.webp



Belirtmem lazım ki, bu iş çok talaşlı, tozlu ve elle her işinizi göremeyeceğiniz bir iş. Başlangıçta yatırım kaçınılmaz. Hiç değilse bir dekupaj testere ve freze ve matkap almak gerekiyor. Zevk aldığımı gördüğüm için almaya karar verdim, sonunu göremediğim için de ucuzundan seçtim (Attlas). Dekupajı iyi ama frezesi için aynını söyleyemeyeceğim. Bir ay sonra gidip Bosch almam gerekti, iyi de oldu. Ayrıca mekan da gerekiyor. Evde balkonda yaparım denecek bir şey değil. Aletler oldukça gürültülü ve yere ihtiyacınız var. Annemlerin garajına çöreklendim, evleri yakın bize. Ufak biraz (12-15m^2) ama işimi görüyor.

Ayrıca güvenlik malzemeleri almanız şart. Ucuz plastik gözlükler iş görüyor, daha ince tozlu işler için Koçtaş’taki şnorkel tipi gözlükler ucuz ve çok kullanışlı. Kulaklık ise kesin ve net kulak içi olanlardan değil, kulağı dıştan ve tamamen kaplayanlardan. Ve de toz maskesi, en düdüklerden değil de filtresi olan düdükler iş görüyor. Bunları kullanmazsanız retinanızdan kıymık çıkarmayı denemeniz gerekebilir, kulağınız bütün gece çınlayabilir, sümüğünüz talaş yoğun olabilir. Kullanın. Her seferinde ve hiç üşenmeden.

Neyse efendim sonuçta bir şekilde gövde ağaçları makul hale geldi. Kesildiler, yapışmaya hazır hale geldiler, öyle mi olsa böyle mi olsa aşamasına geldim. Seçtim ve yapıştırdım. Akça desenlerinden birine @O.2. güzel bir isim taktı, “imprisoned demon” (aşağıdaki üçüncü resim). İsim takma konusunda usta olduğunu her fırsatta gösterdi sonraları.

Maple:
IMG_0231.webp IMG_0233.webpIMG_0169.webp IMG_0316.webp IMG_0476.webp IMG_0477.webp IMG_0314.webp
Alder:
IMG_0234.webp IMG_0235.webp IMG_0237.webp IMG_0241.webp

IMG_0170.webp IMG_0477.webp
 
Son düzenleme:
Cok tesekkurler. Anilin boya biraz zor bulunuyo sanirim ama mehmet marangoz diye aratirsaniz orada internetten alisveris imkani da var. Sprey vernik olarak ne kullandiniz?
mehmetmarangozda var evet, en azından kafi miktarda renk.. deneyeceğim bakalım ilk fırsatta..

Teşekkür ederim. Baya meşakatli bir işmiş. Aslında kasası da öyle ama🙂 Takipteyim.
eyvallah hocam ama harç bitti yapı paydos.. bu başlığı iyi kötü bağlamak amacıyla yazmama kararımı askıya almıştım.. şimdilik benden bu kadar.. sağlıcakla kalın..
 
Çok duygulandım. 🤔
Yok be. Çok değil. Biraz duygulandım.
Efendim hadisenin benim açımdan bakış açısı ise şu şekilde idi;
17 yaşımda gitar yapmaya mecbur kalarak bu işlere bulaşmıştım. Zaman içerisinde, sanırım 16-17 gitar yaptım. Bunun yanında, bir keman, bir kaç ney, ve bir takım enstrümanların (klasik kemençe, santur, ud, keman vs.) yapımına iştirak ettim. Benim için her bir, çok keyifli süreçlerdi ve zamanın kendisini bir süreç olarak değerlendirecek olur isek, çok daha keyif verici idi. Olmaya da devam ediyor.

Ancak, yapıp sattığım her gitarda, aklımı kurcalayan bir soru oldu. Bu soruya herkesin cevabı farklı olabilir. Ve her biri de etiktir kanımca. Ben de kendi cevabımı aradım. @dingdongdaddy , benim cevabım olmuştu.

"Ben bu malzemeleri kullanarak, bu yöntemleri ve teknikleri uygulayarak, bu gitarı şu kadar paraya sattım. Evet. Peki hakkı bu mu? İnsan ruhunun, aklının ve mantığının ortaya koyacağı eserler için sadece araç olabilecek, (istediği kadar güzel görünsün) tabiri caiz ise, "birbirine vidalanmış yada yapıştırılmış iki tahta parçası üzerine gerilmiş tel"den başka bir şey olmamaya başladı benim için bu üretilenler. (insan ruhu, aklı ve mantığı ile teraziye konduğunda).

Hiç bir ağaç parçası ve metal, (en şahane gitar olsun bu mesela) benim için sevgiyi hak eden bir insanın, ruhu ve duyguları kadar değerli olmazdı)

Ve @dingdongdaddy , bana gitar yaptırmak istediğini söyledi. Ben de, Bu süreçte @dingdongdaddy 'yi çok sevdiğim için, ona makul sayılabilecek bir rakam verdim. Rakamı, o da çok sevdi. Ancak beklemesi gerektiğini, bu rakamı verebilmek için, çocukluğundan beri biriktirdiği çizgi roman koleksiyonunu satması gerektiğini söyledi. Bu beni çok üzdü. Birbirine vidaladığım, yada yapıştırdığım, biraz süslediğim, boyayıp cilaladığım ve üstüne tel gerdiğim bir "şey" için, sevdiğim bir insan çok sevdiği koleksiyonunudan mahrum bırakıyordum. 🙁

Ve kararımı verdim. Yıllarca gitar projelerim oldu, hali hazırda endüstriyel tasarımcı olduğum için, gitar dışında da bir çok projem oldu. Ama artık, projelerin en büyüğünü planlama zamanıydı. Bir luthier yetiştirecektim.

"
-Ne var ki bunda?? Alırsın yanına, atelyende çalıştırırsın. Olursa olur olmazsa olmaz.
-Ya bir aleti yanlış kullanıp kendini sakatlarsa yada yaralarsa?
-Canım her zaman ben yanındayım zaten. Hangi aleti kullanıp hangisi kullanmayacağı benim kontrolümde olacak. E bunun dışında da bir şey yapar ise, sorumluluk kendisindedir.
"


Denilebilir.
Ama ben diyemezdim. Lakin elimizde, bu eğitimi vermek için, telefon, e-mail ve whatsapp'tan başka, hiç bir iletişim aracı yoktu. Ama karşımdaki proje adayı da @dingdongdaddy , yaşını başını almış, hayat deneyimi olan, yılların müzisyeni olan, analitik düşünüp davranabilen biriydi.
Biz bu yaparız dedim. Ve kendisini, kendi gitarını yapmaya ikna ettim. İlk başlarda biraz çekinceleri oldu. Benim yaşam sürecimde bir daim fikrim vardır; "Başkası yapabiliyor ise, ben neden yapamıyım?" Ve @dingdongdaddy 'den de, bu şekilde düşünmesini istedim. Ve İşe başladık. 🙂

Sürecin kendisini @dingdongdaddy , detayları ile anlatmış zaten. Oraya hiç girmeyeceğim. Ancak bu süreçte ben neler yaşadım, kısaca bundan bahsedeyim;

@dingdongdaddy ye her zaman, bildiğim her şeyi anlatmadım, öğretmedim. Çünkü kendisi zaten düşünerek bulabilecek, bulamadığında hata yapacak, yaptığı hatayı analiz edip, doğru yolu sevk olabilecek bir yapıya sahipti. Aksi taktirde, yapılan iş, benim zihnimden çıkıp, onun ellerinde vücut bulmuş olacaktı. Zaman zaman, geceleri sinirden uykularımı kaçıran hatalar yaptı. Zaman zaman, "ben bunu anlattım ama, acaba uygulayabilecek mi?" gibi karamsar sorulara sevk oldum. Özellikle freze kullanmaya başladığında, eşime "ya hanım, ben @dingdongdaddy ye freze kullandırmaya başladım ama, kendine bir zarar verirse, kendimi çok kötü hissederim" dediğim hatırlıyorum. Ben bile, detaylı freze kullanımını hocamı gözlemleyerek öğrenmiştim. @dingdongdaddy nin hiç bir izleyerek öğrenme kaynağı yoktu.

Ama bu işin de altından kalktı. 🙂 Ve sonuç ortada. 🙂 Ki yukarıdaki sonuç daha bir başlangıç.

Demem o ki; Luthier arkadaşlar lütfen alınmasın ama, luthierlik, bir Yuriy Shishkov değil iseniz, bir sanat değil. Tamamen teknik ve tecrübeye dayalı, sistematik bir hadise. Ve inanın bana, birileri yapabiliyor ise, siz de yapabilirsiniz. (işte luthier mafyasının bütün öfkesini üzerime çektiğim yer tam olarak burası)
😀😀😀:dead:

@dingdongdaddy başta olmak üzere, diğer birkaç dostum da, bu hadisenin canlı kanlı örnekleri. Daha önce eline ağaç almamış, ağacı tanımayan, alet kullanımından bihaber, insanlar, şu an "quarter sawn neck" çıkarılabilecek ağaç seçebiliyorlar. 🙂


Hepimiz biliriz, tanırız... Çok iyi müzik yapan yada yaptığını düşünen insanları... ve bu sebeple burunları havada olup, diğerlerine küstahça, kabaca davranarak kendilerini tatmin etme hevesinde olduklarını... Aynısını, çok iyi araç kullananlarda da, çok iyi içenlerde de, çok iyi vs..vs... lerde de görebilirsiniz. Nedir bu çok iyi peki? 🙂

Madem en iyi gitaristler shredderlar, o zaman Bob Marley neden hala çok popüler? 😵

Neyse buraya hiç girmiyim...

Aynı durum ne yazık ki, enstrüman yapımcılarında da, rastlanabilen bir hadise. Mevzu bahis kitle gitar yapımcıları değil, yanlış anlaşılmasın. Zaman içerisinde tüm dünyadan birçok enstrüman yapımcısı ile tanıştım. Ve bu sektörde de çok rastladım bu yapıdaki insanlara. Hatta gitar yapmayıp, hiç atelye deneyimi bile olmayıp, sadece teorik bilgi sahibi olan insanlarda bile gördüm. 🙂 Eline eğe almamış ama nasıl kullanılacağını anlatıyor. Hayatında gomalak cilayı bırak görmeyi adını bile duymamış olanlar, an itibarı ile bir google araması yapıp, iki üç cümle ile fikir sahibi olup, konu hakkında ahkam kesiyorlar... vs...vs..


Ben, asla böyle olmak istemedim. Bu şekilde olduğunu düşündüğüm ve gözlemlerim neticesinde düşündüğüme inandığım insanlar gibi olmak mı??? ASLA...! 😒 Bildiğim her şeyi, zaman ve mekan sorunu olmaksızın, 7/24 insanlarla paylaşmayı kafaya koymuştum. Saygı, sevgi, güven ve sempati çerçevesi dahilinde. 🙂 Bu sebeple, hem internet ortamında, hem de reel hayatta hiç bir öğrencime bir "öğretici" havası ile yaklaşmadım. Sadece konu hakkında onlardan daha fazla bilgi ve tecrübe sahibi olan ve bu bilgi ve tecrübeyi paylaşmaya, paylaştıktan sonra da, birlikte geliştirmeye can atan biri olmaya çalıştım. 🙂

Kendi işim, ailem uğraşılarım, olması için çaba sarf ettiğim bir kariyerim varken, bu luthierlik ve ağaçla uğraşma işlerini hala bırakamadım. 16 yıldır ilk günkü heyecanla, sanki ilk kez girişiyormuşum gibi bir mutlulukla başlıyorum işlerime. Ve her şeyi bildiğimi, hiç bir zaman iddia etmiyorum, edemiyorum, çünkü bilmiyorum. Benim bildiklerim denizde damla. Yaptığım işleri, buradaki yakın arkadaşlarım zaman zaman görür. Ben şöyle iyi yaparım böyle harikayım diyemem. Beni, ancak beni bilenler değerlendirebilir. 🙂

Her iş gibi, her günümü versem de, hayatımın son günü dahi asla tamamını öğrenenemeyeceğim bir alan bu luthierlik. Bu sebeple ben bu alanda kendi ihtiyacım olan kadarını elde etmeye odaklanmıştım ilk başlarda... Arık işin içine, yıllar boyunca süren zanaat aşamasının ardından, sanatın girmesi henüz çok yeni oldu. Bakalım gidiyor şimdilik 🙂

Bir de bir sıkıntım var benim. Yazmaya başlayınca, nerede bitirmem gerektiğini hiç kestiremiyorum. Bir süre sonra bakıyorum ki, mevzu bambaşka yerlere gelmiş. 😀

En çok @dingdongdaddy olmak üzere diğer bütün arkadaşlarımla gurur duyuyor ve her heveslerinde onlar kadar mutlu oluyorum...

Hadi bakalım... ağaç oymaya devam... 🙂
Kızıl keman filmini izlemediyseniz şiddetle öneririm. aklınızdaki soruların en azından bir kısmını cevaplamanıza yardımcı olacağını düşünüyorum ...
 

Geri
Üst