Bakın arkadaşlar, antimadde henüz literatürdeki bilgilere dayanarak konuşursak yapılamadı... Ama pozitron mevcut ve sanırım saklanması ile ilgili birkaç teori mevcut biri sıvı hidrojen içinde saklama, diğeri aşırı elektromanyetik alanda tutarak sabitlemek...
Şimdi ışık hızına çıkılmadığı için ne olaağı bilinemez diye bir yorum var..
Bazı maddeler radyoaktiftir.. Yani ışımaya aşırı yatkındır. Bazı maddelerin ise ışıması için daha çok enerji ile onları bozmak gerekir. Yani şunu düşünün paraşütsüz uçaktan aşağıya atlıyoruz.. Ağzımız burnumuz elmacık kemiklerimize yapışıyor.. Şimdi bu anda hızmız atıyorum 500 km / sn (ki olmaz çok bu çok)... Siz 300 000 km / sn den bahsediyorsunuz.. Yani bunun ivmelenmesini nsaıl çözeceğiz.. Hadi çözdük bu hızda bir canlı var olabilir mi?
Şimdi ben ışık hızında seyahat edip, sonra yavaşlayıp yeniden maddeleşme fikrinde şüpheliyim.. Ama ışınlanma ile ilgili de birçok bakış açısı var.
Mesela ışınlanma öle sizin anladığınız anlamda önce enerji olup sora tüm parçalarımızın yeniden toplanması gibi düşünülmüyor kimi teori mi diyeyim bilemedim bakış açılarında... Arada yeterli madde var diyelim.. Bizim X adlı cismimizin , A konumundan yarattığımız etkinin yeterli bir süreç başlatarak aradaki maddelerin dönüşümü ile B konumunda aynı X cismini yaratabilmesi de bir ışınlanma bakış açısı...
Ama biz zamanda geriye veya ileriye gitmekten bahsediyoruz...
Şimdi anti parçacık olayına geri dönelim... Bir pozitron ile bir elektron çarpıştığında yapılan deneylerde foton saçtığı ve bir elektronun yoluna devam ettiği bulunmuş.. Bu alıntıdır... Yani nedensellik değişmemiş... Elektron aynı yoluna devam etmiş... Yani daha anti madde yapamadık ya da yaptılar gizliyorlar...
Şimdi nedenselliğe geri dönelim... Alıntıdır:
t1 tarihinde yaşanan A olayı, zamanda yolculuk keşfedildiğinde geçmişe müdahale edilerek değiştirilseydi, ve olay A şeklinden B şekline çevrilmiş olsaydı, bu bir C olayı ile yapılıyor olurdu. Yani C: A olayının B olayına çevrilmesi.
C olayı yani çevrilme olayı gerçekleştiği zaman,
ilk önce olan A olayı artık hiç olmamış olurdu.
Bu durumda B olayına çevrilecek A olayı mevcut olmazdı.
Bu durumda C olayı gerçekleştirilememiş olurdu.Olay paradoksa bağlanırdı.
Yani bakın B olayına çevirmek için aslında A olayının olması gerekli... Yoksa C olayını yapma amacımız ortadan kalkıyor...
Alıntı 2:
Geleceğe seyahat için ise en temel problemimiz zannımca yine enerjinin korunumu nedeniyle karşılaşacağımız problemler olacaktır. Şöyleki; ışık hızına çıktığımızı varsaysak dahi, bir "yere/zamana" gitmek istiyor isek o "yerde/zamanda" durabilmeliyiz. Oysa ne uzay ne dünya boş, her yerde en basitinden sürtünme denilen bir problem var, yolculuk esnasında tüm kütleniz enerji haline geleceği için, durduğunuz esnada herhangi bir uzvunuzu kaybetmemek için bu süreçte enerjinin korunması lazım, bu vakumlu bir yerde mi olur bilemiyorum...
Alıntı 3:
şöyle bir durum da var yalnız, ışık ışık diyoruz ama ne tür bir ışık..eğer görünen ışık olursanız, karşınıza çıkan engellerin (uzayda iken) içinden geçemeyip, kırınıma uğrar uzaya saçılırsınız, ancak ve ancak yeterli frekansta bir elektromanyetik dalga olmanız lazım ki (cep telefonlarındaki gibi mesela) masif kütlelerin içerisinden geçebilesiniz, lakin böyle bir durumda da, içinden geçtiğiniz yapının (meteor, gezegen, vb.) içerisinde demir vb. metal elemenler varsa, bu malzemelerin yüzeyinde düşük de olsa akım indükleyeceğiniz için enerjinizin bir kısmını bu kütlelerde bırakacaksınız ve yine yolculuk sonunda bir uzvunuzun kaybolduğunu göreceksiniz belki de 🙂
Alıntı 4:
eğer madde parçacık değil de dalga ise ışık hızıyla zamanda geri gitme mümkün olabilir. klasik bir deyim vardır "insan aynada geçmişini görür" diye. gözlerimizin görebildiği sını ışık hızının çok çok altındadır ve biz bu gözlerle ışık hızında yoculuk yaparsak kendimizi geçmişte görebiliriz fakat geçmişte değilizdir iki parçaya bölünmüş ama hızlı olan parçamızı yaşarız . Karışık anlattım biraz, kelimeleri kullanma becerim fazla iyi değildir iyisimi bir örnek vereyim. mesela ben şu an pc başında otururken (bu arada yaşadığım zamanın en küçük birimi ışık hızı) ışık hızının birkaç katı hızla hareket ettim ve birkaç adım attım arkama dönüp baktığımda kendimi oturur halde gördüm (çünkü gözlerim ışık hızını göremiyor ama dalgalarım yada parçacıklarım ışık hızından daha hızlı hareket etti) bu durumda kendi geçmişimde yaşıyorum fakat iki kişiliğe sahibim oturan ben; biraz önce yaptıklarım ve birazdan kalkıp yürüyecek olan ben. ayaktaki ben gidip oturan ben e dokunabilirmi diye düşünecek olursak bu durumda kuantumun madde dalgadır teorisi gerçek olur çünkü asla dokunamaz. aynaya baktığımda kendimi görürüm gibi birşey😀
Yani örnekler hem paradoksları hemde bazı sorunları anlatıyor mesela kütlemizin bir kısmını kaybetme gibi...
Şimdi nedenselliğin reddedilemeyeceği açıktır..Aksi takdirde birşeyi değiştirmek için yaptığımız olayın gerekçesini de ortadan kaldırarak sonuçta ulaşacağımız amacı da anlamsızlaştırıyoruz.. Postacı paradoksu da buna benzer birşeydi...
Çok muazzam enerji ile uzayı bükeriz belki ama ben hala uzay zaman durumunu bozarak bunun olacağını düşünmüyorum...