Israrcı olmam sizi ikna etmek adına olurdu. Ama benim hatırıma evet oyunu kabul edemem. Benim düşünceme ters düşecek olsa dahi hür iradenizi, aklınıza yatanı değerli bulurum. İkna edemediysem de benim yöntemim ya da düşüncem kusurludur. Çünkü sizin eğitiminize ve birikiminize şuana kadar yaptığınız konuşmalardan dolayı güveniyorum. "Evet" kısmını baskıyla vurguluyorum çünkü karşıt fikirlerin çatışmasını istiyorum. İçindeki enerjiyi açığa çıkaralım, temel parçacıklarına inelim.
Katkınız için teşekkür ederim. Sıkıntı bence aydınlarda değil, toplumda. Toplum bir anda aydınlanmayacak elbette. Sanatçısını bilim insanını kucaklayacak. O kıvama gelmeleri lazım. Biz hala inanç meselesi ile Hypatia'larımızı taşlayıp öldürüyoruz.
Evet ya da hayır desem bu hayatın hep vicdan azabını çekeceğim. Bekir Coşkun'un bugün yayımlanan yazısı ağlattı. Psikolojim o derece yere girdi. Sorunuzun özüne dönecek olursak sanırım evet desem vicdanım rahat olur. Sokaktan yine sinirlerimi kaldırmadan odama dönebildim. Ama işte o "sanırım" ın yarattığı şüphe belki de beni "evet"ten geri çevirecek.
@barrios "başka çaremiz yok". Evet insanlar bu acınası düşünceyle koyun gibi uçuruma sürüklendi. Bıyığına sesine şiir okuyuşuna yalanlarına kanıp gittiler. Ama ben karşı taraftan çözüm istiyorum. Hala çözüm yok. Benim çözümüm ise toplumu tetikleyecek sınırlara doğru zorlamak. X partisi geldi dolandırdı, rüşvet yedi, kandırdı. Y partisi geldi aynısını yaptı. Şu andakiler harbi bu pisliğin hakkını verdi. Çaresizliğinizden çare çıkmadığını bildiğinize göre, çare önerebilir misiniz?
Elbette bunlar bizi kurtarmayacak ama önerilerinizi, düşüncelerinizi duymak istiyorum. Belki bana karşı bir "hayır" işlemiş olursunuz. "Sen de kimsin kardeşim bas git" düşüncesine de saygı duyarım. Gerçekten ben neyim ki...
@xenrunner Milletvekili eğitiminden bahsetti. İlginç bir nokta. Zehir gibi zeki, donanımlı insanlarla çalışıyorum. Milletvekili olan bazı kişilerde bu sınıfa girer eminim. Ancak yalan söylüyorlar, "cheap shot" numaralar yapıyorlar. Kendi çıkarları için sistemin kurallarını yıkıyorlar ve yaptıkları hatanın bedelini ödemiyorlar. 25+ yaşı bu kadar ciddi karakter sorununa karşı nasıl eğitiriz? Bunu nasıl sınarız? Bu eğitime ailede başlatsak? Ama aile kusurluysa bu kısır döngüden nasıl çıkarız? Çocuklar acaba aile büyüklerinin hatalarında ders çıkardığı zaman mı? Dogmalarını yıkabilirler mi?
Çoğunuzu belki de sıktım. Tartışmaya vaktini ayıranlara teşekkür ederim.
Ben fikrinizden ve yazınızdan şu çıkarımı yaptım. Bu halkın baş kaldırması için halkın iyice ağzına etsinler. Gerekirse bunun için evet bile veririm. Maksat halk ayağa kalksın. Fakat burası ortadoğu... Burası Türkiye. Bu halkı s****seler ayağa kalkmaz tepki çıkarmaz artık. Aklıma o meşhur fıkra geldi.
Zamanın birinde, vezirler padişaha gidip "Hünkarım, maliye açık verdi. Yeni vergiler gerek." demişler.
Padişah da "İyi öyleyse, her köprünün başına birer adam koyun ve köprüden geçenlerden 1 Lira alsın." demiş.
Bir zaman sonra padişah, vezirlerine sormuş: "Halkımdan bir şikâyet var mı?"
Vezirler ise "Halk halinden çok memnun." demişler.
Padişah da "O zaman köprülerin sonlarına da birer adam koyun, köprü çıkışlarında da herkesten 1 Lira alsın." demiş.
Bir süre sonra vezirlerine yine sormuş: "Halkımdan bir şikâyet var mı?"
Vezirler yine aynı yanıtı verince padişah öfkelenmiş ve "Ulan!" demiş... "O zaman köprülerin ortasına d bir adam koyun, köprüden gelip geçen herkesi becersin!" demiş.
Aradan bir zaman geçmiş, "Halkımdan bir şikâyet var mı?" diye yine sormuş vezirlerine.
Vezirler yine aynı cevabı verip halktan hiçbir şikâyet gelmediğini söyleyince padişah "Bu ne biçim halk! Hiçbir şeye tepki göstermiyor!" demiş ve vezirlerini de alıp halkın karşısına çıkmış.
Halka seslenerek "Ey kullarım! Bir şikâyetiniz var mı?" diye sormuş.
Kimseden ses çıkmayında daha da gürleyerek sorusunu tekrar etmiş.
Bunun üzerine arkalardan kısık bir ses duyulmuş: "Şey... Padişahım, benim bir maruzatıum var."
Padişah, vatandaşa bakarak konuşmasını buyurmuş.
Adam konuşmaya başlamış: "Akşam vakitleri köprüde çok sıra oluyor. Evimize geç kalıyoruz. Rica etsek, köprünün ortasına bir adam daha yerleştirebilir misiniz?"