Konuyu ilk gördüğümde çok heyecanlandım, 'gitar yaptırmak' [bu söz öbeğini de hiç sevmiyorum, 'özel yapım bir gitar kullanmak' desek daha doğru niteler diye düşünüyorum] diye bahsedilen hadiseyi şu an naklen yaşadığımdan mütevellit, belki öğreneceğim veya paylaşımda bulunabileceğim bir şeyler görürüm inancı ile başlığa girdim. Ancak görünen o ki bir şekilde yine büyük millet meclisine dönmeyi başarmışız.
Üzülerek belirtmek isterim ki: Bazı dostlarımız konuyu gerçekten çok yanlış anlamış. Olayın gitarla; onu alıp satmak, ‘zaten üretilen’ bir modele daha uygun şartlarda ulaşmak vs gibi argümanlarla inanın hiç ama hiç alakası yok. Özel yapım bir gitarı güzel ve tercih edilir yapan faktörler var. Malesef bunun bu denli görülemiyor ve bilakis farkedilemiyor olması içler acısı… 1.5 yıldır Hakan ile bir tek gitar için neredeyse her gün iletişim kuruyoruz. Kendisi de buralarda olduğundan demiyorum; -ki bahsedeceğim şeyler artısıyla eksisiyle gitar yapmayı başaran her insan için geçerlidir eminim- harcadığı emek, yaptığı fedakarlık, zeka seviyesi, bendeniz gibi hatırı sayılır kıvamda OKB sahibi olan birine karşı göstermiş olduğu anlayış; yıllardır böyle bir gitarın hayali ile yanıp tutuşmam, ortaya çıkan gitarın her detayını elimle koymuş gibi biliyor olmam -"ne istediğimi tam anlamı ile biliyor olmam" bu gitarı "özel" yapıyor. Aslına bakarsanız, bu nesne üzerinden geçen mental enerji bile tek başına yeterli özel olması için. Eşsiz olması, prototip olması mesele bile değil.... Felsefik anlamda benim için bir samuray kılıcından farksız.
Kusuruma bakmayın ve küstahlığımı bağışlayın ancak çarpıcı bir gerçekten bahsetmek isterim: Gitar çalan 10 insandan 8' inin gerçekten gitardan ne istediğinden haberi dahi yok. Doğal olarak bir yerden sonra kaba tabir ile 'kendime özel bir şeyler yaptırayım da şöyle...hmmm" a geliyor olay. ***'
Ekipman Goygoyu Mastürbasyonu'na dönüşüyor. [***EGM(!): "Hiçbir şey yapacağım yok, yeterince de araştırmadım zaten gelip çat diye gece gündüz demeden sana sormak varken. Sadece konuşup azıcık tatmin olmak istiyor, doğruluğu gerçek kaynaklara dayanmayan ama karizmatik hissetmek adına sağa sola saçtığım üç cümlede tutarsızlığı kanıtlanan; kendimle sürekli olarak çeliştiğim bilgilerimle “boş olmadığım” imajını veriyorum. Ve sen de ortalama altında bir iq ya sahip olduğun için bunu zaten farketmiyorsun(?) o yüzden birazcık ödül merkezimi birlikte uyaralım mı?" ]. Tecrübe ile sabit olan bir husus var ki: İnsanlar onlara kibar davranıldığında bunu zayıflık olarak algılayıp pek çok şeyin farkedilmediğini düşünerekten hareket edebiliyor. Bu gerçeği hepimiz bilsek de dile getirmiyoruz, dile getireni de anında taşıyoruz ki gündemimizde hiç kalamasın.
Arkadaşlar, sözüm ona bu insanlar, keresteyi bir şekilde işleyip 'gitar üretebiliyor', iyisiyle kötüsüyle ortaya altı boş birkaç cümleden ziyade ortaya ‘bir şeyler’ koyuyor. Bence bu bile tek başına ciddi derecede saygı duyulması gereken bir konudur. Boru değil, gerçekten değil. Gitar!
Berbat bir gitar yapmak için bile çok ciddi gözlem yeteneği, işçilik ve sabır gerekirken memlekette mükemmel gitarlar yapan insanlar var ve bence bu önemli bir şans. Kişilik, iş etiği, üslup, tarz sonraki konular... İşçiliğini, iletişimini beğenirsen yaptırırsın, beğenmezsen yaptırmazsın, dünyanın en basit karar algoritmasıdır, bu kadar zorlanılması üzücü. Bu insanların hayatı zaten gitar üretmeye, tasarlamaya, onarmaya odaklı. Cahilce harala gürele taşlanması hiç hoş değil... Yani anlayacağınız sadelikte bahsetmek gerekirse: Yaptırırsan da sana, yaptırmazsan da sana
Denemek mi gerekiyor? Hangi şehirde ise bu gitarı yapan kişi binilip gidilebileceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. 'Özel yapım gitar' fikri ile zaten iç içe geçmiş bir bünyeye gidilen yol da yol parası da koymayacaktır. Bilakis, mental anlamda iyi bile gelecektir. Hem bu tarz yaklaşımlar yapmıyor hem de klavye başından yardırılıyorsa, can sıkmaktan öteye gitmeyen durumların vuku bulması da kaçınılmaz oluyor.
Sözde ortak noktası sanat olan insanlarız. Bazı cümlelere denk gelince yüzümde umutsuz, minik bir tebessüm oluşmuyor değil. Bazen seviye insanı konuyla alakalı olmasa bile utandırabiliyor.
Özel yapım gitar kullanıcısı olmak isteyenler varsa eğer, naçizane tavsiyem 'gitarın kendisi' hakkında bilgi edinilmesidir. Düdüğe koyup üfleyeceksiniz belki de bu cümle yüzünden ama tamamen arkasındayım ve hakikaten öyle. Cahilce, 2 3 ağaç türü ve manyetik markası öğrenerek gitar yaptırılmaz. Gerçek, altı dolu, sağlam kaynaklara ve
TECRÜBELERE dayanan bir bilgiden bahsediyorum. Eline alınca bir gitardan ne istediğini olabildiğince fazla bilmekten bahsediyorum.
Kendinize dair bilginizden bahsediyorum.
*Binaenaleyh, lütfen ama lütfen 'iletişim etiği' öğreniniz. Türkiye' de liseyi bitirmiş bir insan evladı yüzlerce saat Türk Dili ve Kullanımı ile ilgili derse girip çıkmış olmaktadır. Bunca saatlik Türkçe dersi ve Türkçe’ nin konuşulduğu bir ülkede ortalama 20 yıllık bir yaşam, serebral korteksinizin yüzey alanı üzerinde işe yaramıyorsa, yüzlerce saat gitar çalmamız da aynı oranda zaman kaybına sebep olabilir. Bir soru nasıl sorulur? Metin nasıl yazılır? Nelerden oluşmalıdır biliyor olmalıyız bence....
Son olarak: Bir gitarı elinize alınca mutluysanız ne gitarın özelliklerinin, ne modelinin, ne de özel yapım olmasının hiçbir önemi yok. Edindiğiniz gitarın üzerinizde yarattığı etki tamamen sizinle ve tatmin olmanızla alakalı. Sizi daha iyi bir gitarist yapmak ya da *soundunuzu hayallerinizdeki hale getirmek gitarın tek başına başarabileceği değil. Tuşe falan? Feeling falan? Dokunuş falan? Çalışmak falan?............. Yüzlerce sayfa yazabilirim gerçekten ancak olayı anlayanlar ile anlamayanlar arasındaki dağılım grafiğinde pek oynama olacağını düşünmemekteyim, bu yüzden söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Saygılar, sevgiler...