Tamam belli noktalarda senin görüşündür, ama bunlar göreceli şeyler. Mesela Steve Vai'nin uçuk kaçık gitar çalışını sürprizli müziğini orijinal bulup tapanlar var, oysa ben dinliyorum, "ulan çakal, bunu Zappa'nın filanca parçasından araklamış" diyorum -gerçi SV de FZ'dan aşırı etkilendiğini inkâr etmiyor, "my mentor" dediği bir adam sonuçta. Zappa'yı dinliyorsun, adam Stravinsky'den tut Louis Prima'ya varana kadar herkesten birşeyler almış, korkmadan denemiş, hatta çoğunlukla taklit ettiği tarzları esprili bir şekilde insanın gözüne sokarcasına baskın ve belirgin çalar, "araklamış" demeye dilin varmaz.
Yani o filmi herkes bir şekilde bir yerlerde görüyor, bir sahnesini orada, bir sahnesini burada. The Beatles da The Shadows'u taklit etti yani, büyük iş olmuş.
Gelmiş geçmiş en büyük prog rock gruplarından, belki de en iyi konser grubu ünvanını alabilecek olan Rush'ın ilk albümlerini dinle, aynı Led Zeppelin. Gitarlarından vokallerine. Adamların Led Zeppelin etkisinden çıkmaları üç-dört albümlerini almış, -ki onlar da bunu inkâr etmezler.
Aerosmith de yola Rolling Stones'u taklit ederek çıktı, ama sonra kendi başına bir Rolling Stones oldu.
Heavy Metal'in gelmiş geçmiş en büyük seslerinden California'lı Sammy Hagar bir Robert Plant hayranıdır. Robert Plant da bütün çocukluğunu California'lılara olan hayranlığıyla geçirmiş, hatta sözü vardır "I was a skinny blond boy from West Brom who wished he was from California" diye.
Bence bardağa yarısı boş diye değil, yarısı dolu diye bak. Ben senin yerinde olsam Serdar Öztop'un albümünde başkalarına ait birşeyler değil, Serdar Öztop'a ait birşeyler arardım. Ararsan da emin ol bulursun, bana inan. Bu sadece Serdar için değil, Akın için, Teoman için, Ahmet için, Mehmet için, kendin için... herkes için geçerli. Bu albümü öyle olur, eğer sen dinleyici olarak o albümün içerisinde Serdar'ı görebilirsen bir sonraki albümünde Serdar'ın resmi daha da belirgin olacaktır.
Ama sen Serdar'ın albümünün içinde Serdar'ı aramak yerine Malmsteen'i bilmemkimi görmekte ısrar ettiğin sürece bu ülkeden ne Serdar çıkar, ne Akın, ne bir başkası.
Bak sana bir örnek vereyim, Türkiye'de öyle bir adam var ki tarzı dünyada kimseye benzemiyor. Adı Erkan Oğur. Bu adam Guitar Player gibi dergilere konu olur yarattığı perdesiz gitar tarzı yüzünden, ama gel burada "özgün olamamak"tan şikayet eden çok bilmiş müzikcamiamızın tartışmalarını oku. Bir arama yap bak bakalım kaç kişi kaç defa Erkan Oğur'dan, gitarcılığından, özgünlüğünden bahsetmiş bu forumda? Acaba kaç kişi biliyor Erkan Oğur müziğini? Niye? Çünkü o alıştığınız tarzda rock-metal gitar çalmıyor da ondan...
Lütfen kişisel almayın ama Türk Rock camiasında çoğu kişinin içinden çıkamadığı bir kısır döngü var, o da şu: Herkes Türk müzisyenlerden özgün birşey istiyor ama yabancı ekol olsun istiyor. Ya bu ikisi bir arada olmaz. İçinde Türk ezgileri varsa bu sanki kıroluk, piyasa olma, popçuluk, müziği katletme olarak tanımlanıyor. Bundan çekinen adam kendisine tarz olarak tamamen yabancıların tarzlarını alınca da böyle "kendinden birşeyi yok ki? Adam almış Malmsteen'i yemiş, riflerini araklamış" deniyor. Adam ne yapsın?
Ağzıyla kuş tutsa yaranamayacak sizin yaklaşım tarzınıza. Çünkü bir kere yola "kıl olmak" için çıkmışsınız, "sevmek" için değil. Yani gitar tekniğine birşey diyemesen al, giyim kuşamına takacaksın, giyim kuşamı da tanıma uysa bu sefer vay şöyle baktın böyle baktın, saçı jöleliydi değildi filan, resmen Aslan'ın tavşanı dövmek için ha bire sigara almaya göndermesi muhabbeti oluyor bu iş. Filtreli alsa niye "filtresiz almadın?" Filtresiz alsa "niye filtreli almadın?" Aşağı tükür sakal, yukarı tükür bıyık. "Filtreli mi alayım filtresiz mi?" deyince de "ulan senin başında niye şapka yok?!" muhabbeti yine dayağı yiyor yani...
Ne var? Ben de havalı saçları severim, üniversitedeyken upuzun kabarık saçlarım vardı, bir de bayan kuaförü arkadaşım vardı mahalleden, gidip ona yaptırırdım o zamanlar moda diye. Şimdi öyle şeyler yapsam gülerler ama benim hoşuma gider. Saçlarımı öyle yaptırsam kötü bir adam mı olurum şimdi?
Giyim kuşam konusu zevkler ve renkler meselesi. Stereotipik zenci kıyafetleri de bana süper keko-vâri gelir -ki harbiden de öyleler, ciddiye alınmamalarının bir sebebi de o- ama adamlar müzik yaptıklarında yıkılıp kalıyorsun. Yani bırak, adam o giyim kuşam içerisinde rahat ediyorsa öyle olsun, birisi sana gelse "ne ulan bu üzerindekiler? Kıl oldum, çıkar adam gibi birşey giy" dese ne cevap verirsin?
Yok yüzünde bir ifade yokmuş da sanki birşeyler kanıtlamaya çalışıyormuş. Yani beş dakikada insan sarrafı oldunuz çıktınız birader, bari gidin Polis Teşkilâtına girin de yeteneğiniz ziyân olmasın, bir bakışta kim hırlı kim hırsız kim katil kim terörist anlayın, biz de kimlik taşıma derdinden kurtaralım.
Ben Serdar ile tanıştığımda BÜ'ye yeni girmiştik ikimiz de, 17 yaşındaydık. Şu an 33 yaşındayız. O zaman da Serdar'ın bakışları öyleydi, şimdi de öyle. O zaman domajör remajör ile uğraşıyorduk, bakıyorum 16 sene geçmiş, ben hâlâ domajör remajör ile uğraşıyorum, Serdar gitarı yedi bitirdi.
Açıkça söyleyeyim, Serdar'ın kimseye ispatlayacak birşeyi yok. Benim tecrübeme göre Serdar dünyanın neresine giderse gitsin, hangi ekibin arasına girerse girsin, girdiği andan itibaren kendisini belli edebilecek, yapılan müziğe kendi imzasını koyabilecek kapasitede yetenekte ve TARZDA bir müzisyen. Herkes düşündüğünü ifade etmekte serbest, benim de görüşüm bu. Arada artık binlerce km var ama tekrar Serdar ile beraber çalma fırsatı çıksa benim için büyük zevk olur.
Takılmayın böyle şeylere, pozitif bakın olaylara. siz pozitif baktıkça insanlara pozitif enerji yayılır, ortam güzelleşir, renklenir, hareketlenir.
Gerçi bu başlık da Akın Eldes'in başlığıydı ama biz döndürdük Serdar Öztop başlığı yaptık, ama Akın da öyle mükemmel adam ki birader, hakkında birşey söyleyemiyorsun, çekiştiremezsin savunamazsın.
"-Akın nasıl abi sana göre?"
"-Mükemmel."
Muhabbetin sonu.
Umarım mesajım yerine ulaşır da bari bir netice alırız.
Bu arada Akın'ın albümünden de bir tane sipariş edeyim de kritiğini yapalım burada. Albümü dinlemiş olan varsa anlatsın biraz yahu 😀