@satan87 Birinci sayfa diye tutturdun. Bence birinci sayfada öyle aman aman ağır bir söylem yok. Bir de, kızma ama "siz yapın da görelim" diye kendi kendine bir girizgah eylemişsin ya. Bence eleştiri hakkı böyle tuzak bir söylem ile kimsenin elinden alınmamalı. Ama amatör, ama profesyonel müzisyeni de, dinleyicisi de içini dökmeli. Yoksa bu şekilde yaklaşılırsa bu muhabbetlerin de sonu gelmez, öbürü de döner "Peki sen ne yaptın?" der, uzar, gider ve her zamanki gibi başlık raydan çıkar. Bakma, bu forumlarda çırpınmış, didinmiş, fakat eninde sonunda adam yokluğuydu, piyasa şartlarıydı derken duvarları, setleri aşamamış, lanet edip, tövbe deyip köşesine çekilmiş adam çok.
İnanmakta inanmamakta serbestsin, ben başıma gelenlerden birini yazayım, sonra "sen ne yaptın" diye soran olmasın, takdiri sana ve ahaliye kalsın:
Efendim, yurtdışında, diyar-ı gurbette iken, Türkiye'den gelen öğrencilerin oluşturduğu Türkçe Rock ağırlıklı çalan bir gruba aranjmanlarında, tonlarında, canlı performanslarında yardım etmeyi üstlendim. Hatta grup rayına oturduğunda lead gitarı ben devralacaktım. Haftalarca, geceler boyu (malum gündüz ders durumları) didindik, çırpındık, sağdan, soldan hatta hurdalıktan davul, mikser, kolon, gitar, prosesör vs. kotardık. Ama gel gör ki, bizzat canım memleketimden gelmiş Kültür Merkezi birinci ve ikinci müdürleri, ağaları, beyleri tarafından linç ediliyorduk neredeyse. Grup tarzı yüzünden istenmedi. (Çünkü o ağaların beylerin müzik beğenisi arabesk ve türküler ile kısıtlı idi. Dinleyiciler mi? Kim sever onların gözünü? Anlamışsındır sanırım) Konser için sahneye tek başıma kurduğum düzeni sabote etti şerefsizler!! Yandaşları grup "Yapmayın" dediğim halde bizim mikrofonları aldılar, birbirine kattılar. Davul, vokal, nefesli saz vs. mikrofonları, hepsi birbirine girdi!! Eğer iki dakikada tonları düzeltmeseydim (düzeltmek için yırtındığım o iki dakika içinde de mikserin başından indirmeye kalkıştılar bir de!!) bana "Bak bir b.k bilmiyorsun! Sktr git bir daha da bu alet edevatlara el sürme!!"" diye başımı yiyeceklerdi. Öyle yapamadılar, grubu da beni de bu yollarla yiyemediler ama, bir sonraki yıl grubun kullandığı bütün ekipmanı sağa sola dağıtıp, gruba ayrılan ödeneği de bir güzel ceplediler.
Nasıl? Ne teşvik edici şartlar ama değil mi? İşte böyle güzel(!) imkanlar, şartlar, yaşadığım, gördüğüm bazı hoş(!) hadiseler ve tabii ki biraz da kaçınılmaz geçim derdi yüzünden bir yerlerim havalandı ve gemileri yakıverip, bir anda ev gitaristi oldum.
Bunu salt sana yönelik bir eleştiri olarak alma. (İşin eleştiri özgürlüğü kısmı hariç). Bu mazeretle ben de biraz içimi dökmüş oldum aslında. Ne edelim, bu memleket böyle. Ya "Allah (yukarıda anlattığım tipte) böyyüklerimizden razı olsun!" deyip el pençe divan, etek öpmeye hazır temennaya duracağız, ya da "devenize de diyarınıza da" deyip tepkimizi dile getireceğiz.
Hakan
İnanmakta inanmamakta serbestsin, ben başıma gelenlerden birini yazayım, sonra "sen ne yaptın" diye soran olmasın, takdiri sana ve ahaliye kalsın:
Efendim, yurtdışında, diyar-ı gurbette iken, Türkiye'den gelen öğrencilerin oluşturduğu Türkçe Rock ağırlıklı çalan bir gruba aranjmanlarında, tonlarında, canlı performanslarında yardım etmeyi üstlendim. Hatta grup rayına oturduğunda lead gitarı ben devralacaktım. Haftalarca, geceler boyu (malum gündüz ders durumları) didindik, çırpındık, sağdan, soldan hatta hurdalıktan davul, mikser, kolon, gitar, prosesör vs. kotardık. Ama gel gör ki, bizzat canım memleketimden gelmiş Kültür Merkezi birinci ve ikinci müdürleri, ağaları, beyleri tarafından linç ediliyorduk neredeyse. Grup tarzı yüzünden istenmedi. (Çünkü o ağaların beylerin müzik beğenisi arabesk ve türküler ile kısıtlı idi. Dinleyiciler mi? Kim sever onların gözünü? Anlamışsındır sanırım) Konser için sahneye tek başıma kurduğum düzeni sabote etti şerefsizler!! Yandaşları grup "Yapmayın" dediğim halde bizim mikrofonları aldılar, birbirine kattılar. Davul, vokal, nefesli saz vs. mikrofonları, hepsi birbirine girdi!! Eğer iki dakikada tonları düzeltmeseydim (düzeltmek için yırtındığım o iki dakika içinde de mikserin başından indirmeye kalkıştılar bir de!!) bana "Bak bir b.k bilmiyorsun! Sktr git bir daha da bu alet edevatlara el sürme!!"" diye başımı yiyeceklerdi. Öyle yapamadılar, grubu da beni de bu yollarla yiyemediler ama, bir sonraki yıl grubun kullandığı bütün ekipmanı sağa sola dağıtıp, gruba ayrılan ödeneği de bir güzel ceplediler.
Nasıl? Ne teşvik edici şartlar ama değil mi? İşte böyle güzel(!) imkanlar, şartlar, yaşadığım, gördüğüm bazı hoş(!) hadiseler ve tabii ki biraz da kaçınılmaz geçim derdi yüzünden bir yerlerim havalandı ve gemileri yakıverip, bir anda ev gitaristi oldum.
Bunu salt sana yönelik bir eleştiri olarak alma. (İşin eleştiri özgürlüğü kısmı hariç). Bu mazeretle ben de biraz içimi dökmüş oldum aslında. Ne edelim, bu memleket böyle. Ya "Allah (yukarıda anlattığım tipte) böyyüklerimizden razı olsun!" deyip el pençe divan, etek öpmeye hazır temennaya duracağız, ya da "devenize de diyarınıza da" deyip tepkimizi dile getireceğiz.
Hakan