Müzik Tutsun Diye

Peki aynı Türk halkı, Deftones, Metallica, U2, Iron Maiden gibi gruplar memlekete gelince neden salonları, stadyumları dolduruverirler? Bu gruplar, müziklerinde bağlama, kaval, yaylı grubu ve Türk ezgileri mi kullanmaktadır? Veya CD ve kasetin satılabildiği yıllarda, yabancı metal-rock-klasik new age ürlerinde albümler, çoğu Türkçe albümdan daha fazla satmamış mıdır ?
Cem Köksal?

Yok, yarıda geldim, ama baştan okuyup da geldim. Argümanlar o yüzden konu ile alakasız diyorum. Konu Cem Köksal'ın 25 kişiye konser vermesi değil. Neden 25 kişiye konser vermek zorunda kaldığı.

Konu Cem Köksal'ın teknik kapasitesi veya ultra hiper süper müzisyenliği de değil. Neden "Underground" müzisyenlerle yetinip "aha bunlar var zaten sıkıntı yok" demek zorunda bırakıldığımız. "Yurtdışında çok iyi temsil eden" (var ise böyle bir şey) müzisyenlerin neden burada "süründüğü". (Sürünmüyor olabilirler de tabii, paranın kimde olduğu belli olmaz 🙂 ) (Çok yanlış geldim.)
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar yanlış kişiyle tartışıyoruz @antbalci ' nın işini bitirelim bizi birbirimize düşüren odur. Bir mesaj attı hepimiz birbirimize girdik ne Cem Köksal kaldı ne Pentagram. Yapmayın gözünüzü seveyim satanistlerin oyunlarına gelmeyelim. 😛
 
Cem Köksal?

Yok yarıda geldim, ama baştan okuyup da geldim. Argümanlar o yüzden konu ile alakasız diyorum. Konu Cem Köksal'ın 25 kişiye konser vermesi değil. Neden 25 kişiye konser vermek zorunda kaldığı.
Eminim bi yerinde bile olmamıştır. Yahu çok şaşırıyorum inanamıyorum yorumlara... Bakın disko kralında da tolga Akyıldız diye yetenekli bir kardeşimiz smoke on Thé water çaldı. Seyircinin ona bon bon bakışını hiç unutmuyorum. Onu anlayan orada belki 10 kişi idi ama bu onun geleceğin yıldızı olacağı gerçeğini zerre kadar etkilemedi. Yani önemli olan seyirci sayısı değil. Allah aşkına söyle ergence yorumlar yapmayın....
 
Eminim bi yerinde bile olmamıştır. Yahu çok şaşırıyorum inanamıyorum yorumlara... Bakın disko kralında da tolga Akyıldız diye yetenekli bir kardeşimiz smoke on Thé water çaldı. Seyircinin ona bon bon bakışını hiç unutmuyorum. Onu anlayan orada belki 10 kişi idi ama bu onun geleceğin yıldızı olacağı gerçeğini zerre kadar etkilemedi. Yani önemli olan seyirci sayısı değil. Allah aşkına söyle ergence yorumlar yapmayın....
Bak güzel kardeşim, burada yapılan şey iyi-kötü bir piyasa analizi, müzisyenin karakteri kişiliği değil. İsterse otursun ağlasın, isterse zerre umrunda olmasın, bununla ilgilenmiyoruz. Sağa sola "şu ergence, bu ergence" diye yorum yazacağına, çık dışarı biraz hava al, ya da aynı "yakıştırmaları" iade etmek durumunda kalacağım. Harbiden muhatap olunmayacak adamsın, konuyu ya anlayamıyorsun ya da konu hakkında tutarlı argüman veremediğin için alakasız yerlere çekiyorsun. Kolay gelsin.
 
Bak güzel kardeşim, burada yapılan şey iyi-kötü bir piyasa analizi, müzisyenin karakteri kişiliği değil. İsterse otursun ağlasın, isterse zerre umrunda olmasın, bununla ilgilenmiyoruz. Sağa sola "şu ergence, bu ergence" diye yorum yazacağına, çık dışarı biraz hava al, ya da aynı "yakıştırmaları" iade etmek durumunda kalacağım. Harbiden muhatap olunmayacak adamsın, konuyu ya anlayamıyorsun ya da konu hakkında tutarlı argüman veremediğin için alakasız yerlere çekiyorsun. Kolay gelsin.
Tamam seni dinleyecegim 🙂 sana lafım için özür dilerim. Affeyle. ..
 
Ben gidiciyim yine bu aksam sanırım. Eğer gidersem daha da hesap acmam adminlere ayıp oldu. Gondrmezlerse daha da yazmıyorum güzel güzel yazisin ben fikirlerimi sundum bana kafi 🙂 iyi akşamlar herkese.
 
Şurada kaldık 🙂 Benim gözümde, müzik endüstrisinin müziğe yaklaşımını özetleyebileceğim iki olaydan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle, yazdıklarımın çoğu tecrübe ettiklerimdir. Bir kısmı gözlediklerim, bir kısmı da kafa yorduktan sonra ulaştığım sonuçlardır, farazi sallamıyorum.

İzmir’de sevilen bir grup var, bu grubun adını vermiyorum, çünkü anlaşmalı oldukları yapım şirketi ile sorun yaşamalarını istemem.
Bu arkadaşlar bundan 5-6 yıl önce güzel bir albüm hazırladılar, ve bitmiş kayıt ile yapım firmasının karşısına çıktılar. Firma işi çok beğendi, elemanları görüşmek için İstanbul’a çağırdı. Görüşmek için gittiklerinde ise cebren, önlerine bir kontrat kondu. Kontratı imzalamazlarsa o kapıdan bir daha giremeyecekleri gibi (veya o anlama gelen) bir uyarı yapıldı. Elemanlar biraz düşünüp, hem içlerindeki heyecan yüzünden, hem de böyle bir fırsatı geri tepmiş olmamak için imzayı atıp İzmir’e döndüler. Beklentileri en kısa sürede albümlerinin raflarda yerini almasıydı.

Albüm çeşitli bahane ve oyalamalarla tam 3 yıl sonra çıkarıldı. Çünkü firmanın elinde daha önce yatırım yaptıkları başka sanatçılar vardı ve bahsettiğim grubun albümünün yayınlanması, para yatırdıkları diğer sanatçıların işlerini gölgede bırakabilirdi. Firma, bu grubu başka bir firmanın da kapmasına izin vermedi. Böylece onları bir kafese koyup, zamanı gelince salarak, yatırımlarını en iyi şekilde idare etmiş oldular. Fakat bunu süper yetenekli genç insanların hayatlarından 3 sene çalarak başardılar.

Diğeri daha basit bir olaydı, fakat yaptığım çıkarım çok daha büyük oldu. Konu DJ'lik. Bir kaç sene önce bir arkadaşımız Miller’ın düzenlediği yarışmada finale kaldı. Sonra da canlı performans için final gecesine davet edildi. Kendisi de bana ve @nastymachine ‘e sahnede çalmamız için ricada bulundu. Gittik. Güzel bir organizasyondu, çaldık indik. Fakat finalde, hem electronica tarzı çalışanlar, hem DJ'ler, hem beste ile katılan rock grupları hem cover yapan rock grupları birbirleri ile yarıştı. Bu bana biraz tuhaf geldi. Elmalar-armutlar..

Finalistin ödülünü de o gece öğrendim. Her kim birinci olacaksa ABD’de bir festivalde çalacaktı. Gerçekten büyük ve güzel bir ödül. Ama bir dakika! Ne yani şimdi 1.olan bir rock grubu olursa, beş kişiyi birden ABD’ye mi götürecekti organizasyon? Tabi ki hayır. Zaten birinci de 1 adet insan olan bir DJ oluverdi, 5 ayıdan mütevellit bir rock grubu değil. Neyse, zaten içtiğimiz bedava biralar bile bizim beklentimizin kat kat ötesindeydi. (bizde de vizyon bu kadarmış )
Ama doğru şimdi, amacı reklamını yapıp gitmek olan bir şirket, niye onca masrafa girsin? 1 tane DJ işte. Bir sandıkta tüm ekipmanı, diğer elinde bavulu, bir elinde pasaportu. Soundcheck yok, mikrofon yok, müzisyen kaprisi yok. Kısacası çok ama çok temiz, en önemlisi çok ucuz!

Birden yıllardır çözmeye çalıştığım şu DJ’lik müessesesinin akıl almaz yükselişine akıl erdirebilir olmuştum. Bu gün bile bir DJ’in ne yaptığını gerçekten ama gerçekten bilmem. Neden DJ’lik dersi verildiğini, neden DJ’lik yaparak bir insanın meşhur olabildiğini, hangi DJ’in iyi hangisinin kötü olduğunu kavrayamam. İnanın o gece de pür dikkat dinledim, yine anlamadım.
N’olur delikanlı olalım biraz. DJ’liği “aa kolay mı öyle”, “ bir sürü inceliği var o işin” ile lafa başlayarak çok yüce bir sanat gibi yedirmeye çalışmayalım irbirimize. E hakaretse de öyle olsun, ki kesinlikle hakaret etmiyorum, yok yok tamam etmiş olayım. Eyvallah, kapıda beklemenin de bir inceliği var dolmuşa binmenin de, limon sıkmanın da. Ama bunlar o işleri bir sanat yapmıyor benim gözümde. DJ’in DJ olmasının tek bir sebebi var, düşük maliyeti. Hem, eğlenen insanların, yukarıda bir cam kabinde oturan, karizmatik cihazları kontrol eden, sağ eliyle kulaklığını tutan ve kalabalığı yöneten bir ulaşılmaz tarafından yönlendiriliyor olduklarını bilmek hoşlarına gidiyor.

E o zaman? “Why pay more” demez mi gavur? Der. Sonuçta bu bir sanayi. Günün sonunda dükkan kar ile kapatılmalı. Bu da en ucuz ham maddeyi en yüksek kar ile satmakla mümkün.
 
Antbalcı ve Barrios... Şu anda bu konu ile ilgili o kadar çok şey yazarım ki....Ama takatim yok bu saatte. Olayı müthiş yorumlamışsınız. Klavyenize sağlık 🙂

Satan87, üslup konusuna yönelik eleştirilerinizden dolayı gerek antbalcı, gerekse barrios'un mesajlarını döne döne okudum. Az bile yazmışlar. Yazdıkları yazıların neresinde hakaret var göremedim. Belki de benim bir algı sorunum var.

Neticede bu iş öyle derin ki, girersem sabaha kadar yazmayı bitiremem. Ama Antbalcı'nın yazısında değindiği inatçı ve ısrarcı olmak, taviz vermemek gibi kavramları sonuna kadar destekliyorum. Zaten içinden geleni yapmayınca sen sen olmuyorsun. Kendini bile çabuk tüketiyorsun.

Sizin bunları söylemenizi son derece anlamlı buluyorum, çünkü (buradaki belki pek çok kişi de bilmiyor ama...) bu konuda çok emek vermiş birisiniz. Cem Köksal'dan yıllar önce Türkiye'de neoklasik etkili ve İngilizce sözlü şarkılar yazdınız. Yanılıyorsam düzeltin, ama Tears'ın gitaristi idiniz değil mi ? "Winds of Dreamland"i bir kez dinlemiştim Rock Market'te, sonra da bir daha nakaratını hiç unutmadım.
 
Bu saate kadar sadece bir tane mi çıktı ? Hayret vallahi🙂
Forumun şark çıbanları topukladı gitti bile çoktan 😀 Eski yazanlar yok gibi birşey malesef, ben bile artık başka forum var mıdır çabası içine girdim bir tane forum buldum sayılır bu müzik işini ciddiye alan,hatta bu forumun bir kısmı üçkağıtçı satıcıları da oranın forumunda satış yapıyor.Millet çoluk çocuğa karıştı muhalefet yalan oldu 😀
 
Heh ben de bunu bekliyorum kim bunlar eleştiri oklarının sahibi kimler ? Mesela Ajdar'ın olayı zaten müzik değildi. Mesela ben severim. Ciddi söylüyorum severim kendisini 😉 Müziği için değil, müzikle ve sahne şovları ile bizi güldürdüğü için, şarkı sözleri ile eğlendirdiği için severim 😆 Zaten ona pirim verenler o yüzden sevdiler onu. Kimse gidip megastar Ajdar pankartı açmadı hiçbir yerde :joyful: Dolayısı ile Ajdar'ı müzik piyasasında değerlendirmek de hata olur bence.
Olay daha çok ülkemizdeki tamamen maddi kaygılarla yapılmış müzikle alakalı,başlıkta anlatılan bu ve bu arada rock dediğimiz şeyin de bu kaygılara sürüklenerek yalan edilmesi.
 
Hakan hocam bence de rahat olalım cool olalım 😎. Benim anlatmaya çalıştığım durum zaten yazılanların uyarılık olduğu yönünde değil. Arkadaşların düşünce tarzlarına hiçbir şekilde laf edemem. Ama ifade tarzları yanlış. Üsluptan ziyade içerikte de hatalar var. He yazsınlar tabiki nasıl isterlerse bakın zaten ipleseler benim mesajlarımı alıntılarlar zaten dimi 👍 Onlar da rahatlar ki cevap vermiyorlar. Hem benim yazdıklarıma da rahat takılmak ve ifade özgürlüğü desek çok mu olur 😉.

Yine ifade özgürlüğümü kullanarak bir şeye parmak basmak isterim. Ben olsam mesela bir müzik programında yüz yüze sözlü diyalog kurarak eleştireceğim müzik insanlarına doğrudan söyleyemeyeceğim şeyleri foruma yazmam. Delikanlılığıma yedirmem ben olsam bunu. Hadi çıkmadın müzik programına ya da yüzyüze konuşacağın bir yere, hani yukarda bahetti ya arkadaş dedi böyle düşünen bir kitle var ama falan dedi ya hadi o kitleden birisi sözcü olsun da en azından hani atıyorum Okan Bayülge'nin programına katıldığı zaman eleştiri oklarını sahiplerine en azından telefonla bağlanarak saplasalar. Yapabilirler mi acaba ? Bence hayır.
Türkiye sınırları içinde bu dediğin şeyi yapamazsın 🙂 medya bile 1. mesajdaki kafada olan adamlardan oluşuyor.Bunu katıldığım, çalışma fırsatı bulduğum,tanıştığım ünlü şahıslardan biliyorum,bu senin dediklerine okan bayülgen dediğin şahıs bile dahildir, hatta kanal adı vs vererek de söyleyeyim kendisiyle atv de yapılmış olan ve batmış olan çek bakalım isimli programda karşılaştım.Kim olursa olsun, aykırılığı ne olursa olsun tv programında edep doğrultusunda ve sınırlarında dahi istediğini söyleyemezsin.
 
Cem Köksal?

Yok, yarıda geldim, ama baştan okuyup da geldim. Argümanlar o yüzden konu ile alakasız diyorum. Konu Cem Köksal'ın 25 kişiye konser vermesi değil. Neden 25 kişiye konser vermek zorunda kaldığı.

Konu Cem Köksal'ın teknik kapasitesi veya ultra hiper süper müzisyenliği de değil. Neden "Underground" müzisyenlerle yetinip "aha bunlar var zaten sıkıntı yok" demek zorunda bırakıldığımız. "Yurtdışında çok iyi temsil eden" (var ise böyle bir şey) müzisyenlerin neden burada "süründüğü". (Sürünmüyor olabilirler de tabii, paranın kimde olduğu belli olmaz 🙂 ) (Çok yanlış geldim.)
Dediğiniz doğru adam memleket diyor , yıllardır yaşadığı ülkeden vatana geliyor ama yaşam tarzı, çaldığı , yaptığı ve hatta ölümü bile ona yakışmayacak biçimde oluyor.Kerim Çaplı vardı mesela bu adamı tanıyan kaç kişi vardı(lanet olsun popüler kültüre), Yavuz Çetin bile popüler kültüre malzeme olduğu için ismi duyulabildi şu anki ergen veletler bu şekilde biliyor ismini ama yanlış anlıyor(yanlış anlaşılmasın adına düzenlenen programları diyorum ve yanlış biçimde yapılmasını, yapılan duygu sömürüsünü diyorum.Belki Yavuz Çetin'in kendisi bile istemezdi bunu yaşasaydı eğer.Bunu geçtim milletin ağzını ayıra ayıra dinlediği ve yaptıkları müziğe rock denilen insanların bir kısmına bakıyorsun araklamadığı müzisyen ve parça kalmamış,biri tutar Ronnie James Dio dan Don't Talk To Strangers ı araklar diğerine bakarsın Judas Priest dan A Touch Of Evil i araklar,ama bunu bile beceremez.Biri müziği bırakacağını yazar ama onu bile beceremez ve bu forumda nostradamus luğunu yaptığımız gibi geri döner.Bu ülke 1999 gibi bir yılı gördü malesef, kimse kusura bakmasın ama eskisi gibi olacağını umamıyorum, o dönem hayatı kayan çok fazla müzisyen ve yetenek oldu bir kısmıyla yine tanışma fırsatım oldu, adam kendine yapılanları anlatıyor o sırada yüzüne bakıyorsun back to the future efekti yaşıyorsun.Ama yine de pes etmek olmaz yeraltından da olsa müziğe devam.Bir metalcinin yolculuğunda diyordu eleman SİZ OLMASANIZ DA BİZ İYİYİZ 🙂
 
Sizin bunları söylemenizi son derece anlamlı buluyorum, çünkü (buradaki belki pek çok kişi de bilmiyor ama...) bu konuda çok emek vermiş birisiniz. Cem Köksal'dan yıllar önce Türkiye'de neoklasik etkili ve İngilizce sözlü şarkılar yazdınız. Yanılıyorsam düzeltin, ama Tears'ın gitaristi idiniz değil mi ? "Winds of Dreamland"i bir kez dinlemiştim Rock Market'te, sonra da bir daha
Sizin bunları söylemenizi son derece anlamlı buluyorum, çünkü (buradaki belki pek çok kişi de bilmiyor ama...) bu konuda çok emek vermiş birisiniz. Cem Köksal'dan yıllar önce Türkiye'de neoklasik etkili ve İngilizce sözlü şarkılar yazdınız. Yanılıyorsam düzeltin, ama Tears'ın gitaristi idiniz değil mi ? "Winds of Dreamland"i bir kez dinlemiştim Rock Market'te, sonra da bir daha nakaratını hiç unutmadım.

Doğru hatırladınız. Teşekkür ederim. 🙂

1-2 gün bayağı yoğunum. O sebeple şimdi uzun uzun yazmayacağım. Ama kendi bakış açımı, fikrimi sizlerle burada paylaşmak isterim izniniz olursa. Bu işe gönül vermiş biri olarak 44 yaşında tekrar bir albüm projesine başlamış durumdayım farklı bir ekiple. Büyük bir ihtimalle "TEARS" projesi olmayacak. Farklı bir isimle hareket edeceğiz gibi duruyor. Maddi bir kaygı gütmediğimiz için de "alayına gider" modunda kendi zevkimize göre bir eser ortaya koymak istiyoruz. Hatta geçenlerde evde bir parçamın düzenlemesi ile uğraşırken hanıma dinlettim onun da fikrini almak için. Aldığım tepki " bu ne be, içim karardı " şeklinde oldu. 🙂 Ben de kendisine " eyvallah, amacıma ulaşmışım " gibi bir cevap verince iyice şaşırdı. 🙂

Eşim rock müzik dinlemeyi seven ama benim kadar derin bir tutku ile bağlı olmayan birisi. O parça ile ilgili verdiği tepki benim beklediğim bir tepki idi. Beni yanıltmadığı için de amacıma ulaştığımı hissettim. Yani siz ne hissediyorsanız onu yapın. Talep, öyle ya da böyle gelip sizi bulacaktır. Ancak, ülkemizin sosyo kültürel yapısı, müzisyene bakış açısı gibi kavramlar karnını doyurmak zorunda olan insanlar için bir girdapa dönüşüyor.

Bir vakit bulduğumda bu dizine tekrar yazacağım. Ama bu örneği şunun için verdim. Enstrüman çalan, şarkı söyleyen, resim yapan veya sanatın herhangi bir dalı ile uğraşıp kitlelerle paylaşan biri iseniz hissettirdikleriniz size olan ilgi oranını belirliyor. Şu an çalışmakta olduğum davulcumun 60 küsur yaşındaki annesi David Gilmour'un Shine On You Crazy Diamond adlı parçasını tesadüfen duyup oradaki gitar partisyonlarını " bu adam ağıt yakıyor " şeklinde yorumlayabiliyorsa demek ki "halk bunu istiyor" yalanının arkasına sığınarak insanlara yozlaşmış bir anlayışı empoze etmek yanlıştır. Rock müzik olayı da bu işin başka bir boyutu.

Onun için müsaadenizle şimdilik bir giriş yapmış olayım. Müsait olunca kendi görüşlerimi kimseyi incitmeden ve karalamadan paylaşmaya çalışacağım. Neticede kendimi bir otorite olarak görmüyorum. O sebeple de bir yanlış anlamaya da sebep olmak istemem. Naçizane sizler gibi fikrimi paylaşacağım.

Sevgiler,
 
Yavuz Çetin bile popüler kültüre malzeme olduğu için ismi duyulabildi şu anki ergen veletler bu şekilde biliyor ismini ama yanlış anlıyor(yanlış anlaşılmasın adına düzenlenen programları diyorum ve yanlış biçimde yapılmasını, yapılan duygu sömürüsünü diyorum.
Şaşkınlıklar içerisindeyim. Koskoca Yavuz Çetin ismi popüler kültür sayesinde ismini duyurabiliyor öyle mi ? Ben de Yavuz Çetin'i ilk dinlediğimde ergendim. Onun ismini Cherokee ile Yaşamak istemem ile ve köle ile duydum. Etrafımdaki çoğu arkadaşımız da onu fenderi ile tanıdı. Hiç adına program falan da duymadık. Ne katıldık ne de duyduk.

Yahu bu kadar kolay mı ? Yavuz Çetin, adı popüler kültüre malzeme olduğu için adı duyulmuş öyle mi ? Yani forum beni öyle bi hayal kırıklığına uğrattı ki... Neyse iyi yanından bakalım. Artık bu tarz yorumlara şaşırmayacağım. Youtube yorumlarına küfür eder kızardım, burdan bile böyle yorumlar okuyunca bıraktım artık. @bluesacaster @bluescaster olsa idi burda keşke.
 
Şaşkınlıklar içerisindeyim. Koskoca Yavuz Çetin ismi popüler kültür sayesinde ismini duyurabiliyor öyle mi ? Ben de Yavuz Çetin'i ilk dinlediğimde ergendim. Onun ismini Cherokee ile Yaşamak istemem ile ve köle ile duydum. Etrafımdaki çoğu arkadaşımız da onu fenderi ile tanıdı. Hiç adına program falan da duymadık. Ne katıldık ne de duyduk.

Yahu bu kadar kolay mı ? Yavuz Çetin, adı popüler kültüre malzeme olduğu için adı duyulmuş öyle mi ? Yani forum beni öyle bi hayal kırıklığına uğrattı ki... Neyse iyi yanından bakalım. Artık bu tarz yorumlara şaşırmayacağım. Youtube yorumlarına küfür eder kızardım, burdan bile böyle yorumlar okuyunca bıraktım artık. @bluesacaster @bluescaster olsa idi burda keşke.
Bak sıkıntı burada adam gibi okumuyorsun yazanları.Orada açıklama da yaptım cımbızlayıp bunu mu aldın?
 

Geri
Üst