Arkadaşlar önce şunu açıklayayım. hayat bir akış içindedir ve evrime tabidir. Nasıl canlılar yıllar boyunca evrimleşmişse, insana bağlı olan tüm öğelerde evrimleşmiştir: arabalar, binalar, bilgisayarlar... yani bakın hiçbirşey aynı kalmıyor. Tabi ki kendini eskiye kitlemiş geri kafalılar, hala onu öle kabul etmek istiyor ya da bu yanlışmış diyor ve terk ediyor. Bence bu ikisi arasında hiçbir fark yok. ikisi de yobazlık. Tabi devletlerde evrimleşiyor: komunel toplulukar, arkasından feodal toprak düzeni, arkasından üretim döneminin başlaması ve ticaretin gelişmesiyle kapitalizmin temellerinin atılması, sanayi devrimi sonucu yığın üretimi ve yükselen kapitalizm ve bunun en acı şekli, emperyalizmin oluşması (bu dönemin savaşçı emperyalist ülkelerinin başında ingiltere, fransa.... adamlar taa avustralyaya gitmişler kardeşim köle falan toplamışlar afrikadan, bu anzakları bize karşı çanakkale de savaştırmışlar) ve bugünün yönetim biçimi sosyal demokrasi. Yani ekonomi liberal ama serbest piyasa işliyor, işgaller falan kalkıyor. (Ama daha önce sölediğim gibi ABD ve İngiltere bu işgallerden hiç vazgeçmedi). Ve bundan sonra ne gelecek yanii hep bööle mi kalacak. İnsanlar bişiii anlamalı sosyalizm ve arkasından komunizm gelecek. ama inanın daha dünya bu geçiş dönemlerini çok uzun yaşayacak. ilk demokrasi fikirleri eski yunanda atıldı. 6 yüzyıl sonra avrupada uygulanmaya başladı ve 3 yüzyıl kadar benimsenmesi devam etti. Bi de şunu8 anlamak gerekir. bilimsel sosyalizmin yaşandığı tek ülke var o da Küba. ama komunizm daha çokk yıllar var. insan garip varlık herşeyi kendi ömrüyle ölçmek istiyor. onun ömrü yetmediği için yok olmaz kardeşim diyor bu işi daha derin ve uzun anlamak lazım. Bi arkadaşta demiş ki; sosyalizm İşçi devleti falan, herşeyi birbirine sokmuş. bu adamlardan korkacan kardeşim Sovyetler böleleri yüzünden yıkıldı. kapitalizmden sonra sosyalist devlet kurulur. sosyalist devlet merkeziyetçi sosyalist parti tarafından yönetilir. Bunun sebebi devrimin anlaşılmasını, yayılmasını, korunmasını sağlamaktır. çünkü tüm rantçı sınıf: şirket babaları, dinciler, vb.. gruplar bu devrimi kabullenmezler ve hiçbir zaman da kabullenmeyeceklerdir. Bunun korunması ve bu grupların imha edilmesi gerekir. İnanın hiçbir devrim kansız olmaz. arkasından sosyalist toplum bilinçlenir, kültürlenir, çalışmanın bi aptallık deil bi onur olduğunu, kibirin bi asalet deil bir acizlik olduğu bilincine ulaşınca ve eşit düzene geçince ( bu konuda hep bazı orosp... çocukları bu işi saptırılar, buradaki eşitlik herkesin çalışmasıdır. mülkiyetin sınırlandırılmasıdır, mirasın kaldırılmasıdır. zengin piçlerin bu halk ve toplum için hiç çalışmadan sıfır arbalara binerken halkı için çalışan alın teri dökenlerin ezilmesinin engellenmesidir) devletin çalışanlara fabrikaları, tarım topraklarını, bankaları, vb... devretmesi gerekir. (çoğu geçişler bu aşamada yıkılmıştır. ki asıl sosyalizm bu aşamada başlar. örneğin Şili darbesi ile alleande nin( belki yanlış yazmış olabilirim) yıkılması bu durumdur. tam bu aşamaya geçilmek üzereyken ABD destekli Pinoşe cuntasının devrimi yoketmesi ve 100 000 den fazla insanı öldürmesi). Sosyalizm bu aşamaya geçince asıl demokrasi başlar ve insanlar kendi topraklarını işler ve kendi fabrikalarında çalışırlar. Günümüzdeki gibi rantı yani karı patron yer işçiler asgari ücrete tabii durumu deil. Kazanç paylaşılır. Burada şunu da unutmayalım mülkiyetin sınırlanması ile insanlar belli bir seviyeye kadar mülk edinebilirler. bugünkü gibi koç, sabancı, doğan ilah halk köpek tribi deil yani. Konunizm ise en azından bir bölgede gerçekleştirilebilir. bBölge ülkeleri birleşmayi ve komunist bir birlik oluştumak üzere toplanırlar sınırları kaldırırlar halklar arası iletişime geçerler ( bugün avrupa birliğinin yaptığı gibi Tabiki ideolajik olarak farklı ama aslında bu konuda şüphem var. belki de adamlar ileride bu şekilde sosy geçmeyi düşünüyolardır.) Ve tüm dünya bu şekilde sosyalizmi tamamlayınca tüm dünyadaki komünist partiler birleşir (aslında komunist parti tekdir yani dünyadaki tüm komunist partiler aynı amaç için kurulmalıdır) ve komunizm uygulanmaya başlar. tabiki bu sırada ara geçiş dönemleri hep olacaktır. kapitalizmin geçiş dönemleri gibi ve bu iş çok uzun zaman alacaktır. Ama inan tek yol budur. Bi konuda daha yazmak istiyorum. İlk evrim fikri atıldığımda kimse inanmadı ve herkes karşı çıktı. Çalışmalar devam etti. ilk evrim tezleri günümüze bakınca oldukça geri kalıyor ama bir başlangıçtır ve geliştirilerek bu hale gelmiş ve 9 ya da 11 maddeden oluşan bir kanuna dönüştü ve şimdi kimse yadsıyamıyor. (şimdi evrimede inanmayanlar olabilir normal ama o insanlara artık sadece yobaz diyebilirim çünkü bugun yapılan insan ve canlılar üstüne tüm bilimsel belgeseller, araştırmalar (kanal 7 ve stv dekiler hariç) evrimi kabul ederek anlatıma başlar. Sosyalizmde bunun gibidir marks bi teori atmıştır. bu illa tam anlamıyla doğru olacak die bişi yok. günümüze bakıp, amaçyan sapmayacak şekilde (DİKKAT: felsefenin amacını değiştirmeden, temel düşünüş biçimine zarar vermeden ve bozup yozlaştırmadan) onu günümüz koşullarına göre yorumlamak değil! biçimlendirmek gerekmektedir. Çünkü sınıflarda değişmeler olmaktadır. ama ezilen ve ezen sınıflar hala devam etmektedir. Bu işte devrimci düşünen beyinlere düşmektedir. Bizde birbirimizle çarpışırsak yobaz ve dogmatik kafalardan farkımız kalmaz. Dediğim gibi eskiye kitlenip kalanla , ya bu sistem yıkıldı yanlış olmasaydı yıkılmazdı diyenler arasında hiçbir fark yoktur. Bizler genç devrimcileriz düşünmemiz üretmemiz gerekir. Yanlışları bulup ayıklamamız, Doğruları korumamız gerekir. Markizmi aynen kabul edersek bunun dinden bi farkı kalmaz. Dinlerde zamanına hitap ettikleri için ve mutlak değişmez kabul edildikleri için bu kadar yozlaşmıştır ve günümüze uymamaktadır. Eğer aynı hatayı sosyalist ve komunist düşünce sistemine de uygularsak ve o şekilde algılamaya ve kabullenmeye gidersek o da bir dogmaya dönüşecektir. Ama içindeki özü anlarsak ve ona sadık kalarak devam edersek sosyalizm yeşerecektir. AMA Unutmamak gerekir sovyetler bizim gibi düşünen revizyonistlerin arkasından gelen karşı devrimci ibnelerin yüzünden yıkılmıştır. İşte bu iş REVİZYONİZMİN REVİZYONU olarak adlandırılıyor. Aynı şey ülkemizde de olmaktadır. Karşı Devrim 1950 sonrası menderes hükümeti ile başlatılmıştır ve hala sürmektedir. Atatürkçü ilkeler reddedilmeye başlanmıştır. Bu da ayrı bir konu. Teşakkürler okuduğunuz için.