Tek parça maun gövdeyi görünce tav oldum ve siparişi düşünmeden geçtim. Gibsonlar'ın coğunluğunun gövdesinin iki parça ağaçtan oluştuğunu düşününce tek parça bir gövdeyle çalışmak hayallerimi süslüyordu, ama nerden bilebilirdim ki bu aletin her bir santimetre-karesi için savaşmam gerekeceğini. Buraya not düşüyorum, bir daha balkonda gitar yapmayacaksın, mevsim de zaten kış oluyor hiç düşünme, aldığın venge ağaçlarıyla artık tepsi yaparsın.
Oldukça yorucu bir serüven oldu, bir yandan iş ikindin de gitarla ilgilenme süreci yorucuydu, sabahın 7'sinde tıs tıs vernik atan bendim. Fazla kat atmadım belki 12'den bir ya da iki fazla. İş yerine ahşap oyma setiyle filan gittim, ki bundan önceki gitarımın gövdesini orada boyadığımdan böyle şeylere alışıktılar. Zaten herşey o ilk kit gitarı yüzünden oldu, yüzey boyası istediğim gibi olmadı. Hani boya ile içli dışlıyım askerde bile resim yapardım, ama bu yüzey boyası çok katmanlı, milimetrik ve düz(nokta).
Beni tatmin etmeyen bir bu kalın ve pürüzlü boyadan dolayı ilk kit gitarımın gövdesini yaktım. Köz oldu. Bunu yediremedim ve gövdenin siyah dumanları eşliğinde yanışını izlerken yenisini yapacağımı zaten biliyordum, şimdi yukarıdaki ilk paragrafa geldik.
Gövde ve sap elime geçince emek harcadıklarını gördüm, "masterbuild" olmasa da tek bir çizik bile yoktu. Fretler keskin olsada ağaç bütünlüğü sağlamdı. Mapple cap bile tam ölçüsündeydi. Veneer dikiş izsiz, inlaylar oturmuş, truss rod sağlam, neck tenon sıkıydı, delikler ve CNC route nokta atışı. Gitarı boyayacağım renk aslında Prs charcoal chery burst olacaktı, ama sonradan vazgeçtim, kendi rengim olmalıydı, böyle şeyler üzerine normalde çok düşünürüm ama bu sefer fazla sürmedi. Kate Bush dinlerken bu kadın harika gitarın adı Kate olsun rengi de kırmızı olsun dedim.
Boyaması, stain, akrilik sprey, tineri, zımparası, poli cilası, oto yıkamacı pastası, ev pastası, katları, nazları derken zaten 3 ay sürdü. Gövdenin hazır olması "şeklen". Daha işçiliği var, klavyedeki bindingin hafiften içe törpülenmesi, düz binding hoşuma gitmedi sert geliyor plastik ele scalloped yaptım hafiften. Hatırlayamadığım bir sürü ufak finish detayı vardı. Neyse...
Zorlandığım noktalardan başlayayım. Gitarın üstünden altına.
Headstock rosewood veneer. Bunu level yapıp poli cila attım ama hiç hoş durmadı. Hepsini zımparalayıp, 3000p'ye kuru zımparaladım ve keten yağı sürdüm natürel bir dokusu oldu. Trusrod cover wenge ağacından ortalama bir iki saatlik kesme zımpara ve taze zeytin yağından geçti, bu da 3000p'ye kadar zınparalandı ufak tefek yarı işlevsel bir detay, coversiz hoş durmadı. Gitarın en tepesi finish olarak ağacın dokusuna göre bıraktığım tek yeri, zımparasızlığı bu noktada hoş göründü. Burguları takmak bu gitarda yaptığın en kolay işlemdi hizaladım ve cilanın üzerinden vidaları geçirdim.
Eşik iki tane törpümü yedi. Bu gördüğünüz eşik titanyum alaşım. Plastik but çıkınca biraz daha zımpara işlemiyle bunu sığdırdım, tabi fabrikasyon muadil parça olmadığından trussrod üstünü ve önünü zımparaladım, daha sonra setup kısmında tekrardan işlem gördü. Nut slotlarını en sona bıraktım çünkü.
Fretler tam bir cehennemdi. Hiç bir sorunları yoktu ama ben muhtemelen biraz saf davrandım ve sapı hiç bir ölçü almadan 2 derecelik bir gövde sap açısıyla yapıştırdım, boyadım köprüyü ve telleri taktım. O kadar sene L.P çalmama rağmen o açının 4 dereceden fazla olduğunu hiç fark etmedim.
3 ay geçmişti çoğu şey bitmişti ve bu gitarın da çöp olacağını düşündüm. Gövdenin Floyd rose gibi kazınması gerekiyordu ya da tansiyonun düzgün olması için köprüyü daha da indirmem gerekiyordu, vidalar tam dipteydi, post hole'u genişleterek ve derinleştirerek wraparound köprüyü gövdeye değirmeyi başardım ama yine yetmedi, ortalama 2mm action insanı akor yaparken yoruyor. Son çare trusrodu sıktım teller artık 5.ci fretten sonra ses vermiyordu ama istediğim action bu pozisyonda vardı, daha önce bir kez fret level yapmıştım. Bu gitarda 3 kez yaptım ve en sonunda aradığım action da oldu. Fretler hafiften asimetrik yükseklikteler ama whatever keeps your boat afloat...
Tabi her seferinde bütün fretler 3000p'ye kadar zımparalandı ve tekrar crownlandı...
Humbucker coverlar paduk ve wenge ağacından karışımlar, 10 parça lamine kesimden oluşuyorlar, bir hafta sürdü bunları kesip oymam 5 kat cila atmam, normal manyetiklerdenbbir tık daha darlar. Archtop gitar için elle bunları dizayn etmek kabustu. Farklı manyetik kombinasyonları, topraklama filan derken biraz yıprandılar ama bunları ahşap bombeli cover dizayn konusunda bir daha ihtiyacıma yaramayacak bilgiler öğrendim.
Köprü wrapover. Kozmetik için seçtim, ama fark ettiğim şey yavaşta olsa kendine münasır mühendisliği sayesinde tilt dediğiniz hareketi yapması ve kıçını zamanla yukarı kaldırması. Burada toprağı söküp bridge postları titebond ile doldurdum, bridge postun üstünü bakır tele sarmalayıp resmen deliğe daldırdım. Kenarlarıda japon ile mühürledim. Saddlelar zaten dibe kadar zımparalandı actionu düşürme namına. Entonasyonu 4 kere yaptım, en son yeni tel seti ile yaptım. Maksimum 5cent oynama payı var bazı fretlerde, benim çalışım için kabul edilir. Daha buraya yazacak çok şey var da benden bu kadar, bir daha gitar yapım işlerine bulaşmak istemiyorum.
Specs:
Naturel gülagacı veneer headstock
Wilkinson deluxe tuners
Titanyum eşik
Gül klavye
Akrilik inlay
Maun tek parça sap
Locking strap buttons
Beyaz plastik binding
Paduk&Venge pick guard
Sap ince tel sarım 16k seramik
Köprü 9k alnico V manyetik
Wilkinson wrapover köprü
3 way switch & speed knobs
500k mini potlar ( a ses, b ton, ters bağlanmış Harley Benton fabrika hatası olmalı)
Siyah metal Jack plate, mono Jack
3ply kırmızı arka plastik kapaklar
Artdeco Akrilik boyaları (ön stain)
Arka kırmızı spray, poliüretan cila