Hangi amfiyi alsam? Yeni başlayanlar için tavsiye başlığı

Öncelikle bildiğim kadarı ile yardımcı olmak istedim. Gilmour'un soundu gerçekten akademik bir tez olarak ele alınabilecek bir sound. Çünkü Gilmour olarak kısıtladığın ton kendi içinde 20 kola ayrılıyor; Meddle dönemi Gilmour, Dark Side dönemi Gilmour, Animals dönemi, Wall dönemi, Division Bell dönemi, Pulse dönemi, On An Island dönemi gibi bir sürü başlık ele alınabilir. Emin ol ki bu albümler arasında ki Gilmour çok bariz şekilde ton, tuşe olarak bir birinden çok farklı. Konuyu uzatarak başın ağrıtmak istemem. Ama böyle bir işin içine girmenin çok gereksiz olduğunu Gilmour'un bütün pedallarını aldıktan sonra fark ettim bunlar; Boss Cs-2 Japan Tube Driver 1974 Phase 90 v.s. hepsini kullanıyorum ve duruyor. Tek kelime ile diyeceğim gerçekten bu işi çok seviyorsan bunlara yaptığın harcamanın zerresini düşünme ama tam tersi ise size önerebileceğim MS Pozitron v.b. firmalardan yaptırabilecek özel combo pedallar olabilir. Ya da belli bir dönem seçerek o dönemde ki sounda yaklaşmaya yakalamaya demiyorum çünkü mümkün değil yukarda ki okuduğum yazılarda gördüğüm ve kimsenin düşünmediği bir şey var ortada ki buda PETE CORNISH !!! Bu isim beni bu işten soğuttu diyebilirim çünkü Gilmourun bütün pedallarında ufakta olsa modlama mevcut yardımcı olmak çok isterim yardımcı olabileceğim konular varsa elimden geleni yaparım. Ama dediğim gibi bu iş çok derin benim önerim kendi soundunu yaratmak belki bunu sana 100 kişi söylemiştir ama kardeşim emin ol olay burada kendi soundumuzu yakalayıp Rock Star olamayacağız belli ama kendi duygularını tatmin edebilirsin umarım yardımcı olmuşumdur.
 
Çok güzel tavsiyeler.
Ben ise (biraz oyunbozanlık olacaksa da...) başka şeyler söyleyeceğim. Kişisel algılanmasın, ama söyleyeceğim şeylerin bu başlığı açan kullanıcıya da faydası olabileceğini düşünüyorum.
Gilmour gibi baştan aşağı "tarz" ve "tını" olarak niteleyeceğim adamların ne kadar bireysel ve özgün müzisyenler olduğunu bazen unutuyoruz. Bilginin internet üzerinden heryere yayıldığı ve teknolojinin ucuz biçimde hepimizin erişimine açıldığı bu çağda, Gilmour soundu için neler kullanmak gerektiği asıl tartışma konusu oluyor. Kötü de değil bu elbette. Ama eksik...
Benim gitara başladığım dönemler bundan radikal olarak farklıydı. Bilgi ve teknloji erişimi çok daha kısıtlı olunca, insanlar kendilerini geliştirmek için daha fazla çaba harcardı. Dolayısıyla da biz gitar çalmaya odaklanırdık. Soundun elimizde olduğunu bilmezdik belki, ama çalışımızı geliştirmek yapabileceğimiz tek şeydi.
Ben 74 doğumluyum. Az önce baktım, Gilmour 1946 doğumlu imiş...
Ben olsam, (zaman da varsa şayet) mümkün olan en minimal set up ile, (belki de sadece gitar ve amfi ile...) bu işe girişirdim. Para değil, zaman ve efor harcardım. Gerisi bu işin "kozmetiği".
Hah!..İşte işin tutkalı bu!..Bravo.🙂
 
Elbetteki Gilmour çok özel bir adam. Bunu kimse gözardı edemez. Ama onu özel yapan kesinlikle gitar tekniğinden ziyade, güzel solo ve parça bestelemesinden kaynaklanıyor. Bence müziğinde de kesinlikle teknik kadar kullandığı ekipmanın büyük önemi var. Gilmour da bunu kabul eder ki, teknik-tuşe denildiğinde akla Jeff Beck, Mark Knopfler, Clapton, SRV gibi adamlar gelir.
 
Merhaba. Daha önce gitarımı değiştirmek istediğime dair bir konu açmıştım. Cort X2 kullanıyordum ve gerek görüntüsü gerek tonları gerek köprüsü her şeyiyle kurtulmak istediğim bir gitardı. Yeni gitarımı aldım. Şimdi sıra amfiyi değiştirmeye geldi...

Blackstar id core 10'umu elden çıkarıp üstüne biraz ekleyip yeni bir şey almayı düşünüyorum. Kafamda max 600 lira civarı bir bütçe var. Amfilerin ikinci el piyasasını çok bilmiyorum bu yüzden ikinci el mi sıfır mı almak daha mantıklı karar veremedim. ID Core'un en sevdiğim özelliği 2 farklı overdrive kanalı olmasıydı. Birincisinde daha tiz, trash'e yakın metal tonları verirken ikincisinde daha koyu ve tok bir distortion veriyordu. Bu yönü yüzünden bırakmak istemiyorum onu ama artık onu da yenilemenin vakti geldi. Orange Micro Terror'ın distortion'ı çok hoşuma gidiyor mesela. Onun da en büyük dezavantajı üstünde hiçbir efekt veya EQ ayarı olmaması bana göre.
Tarz olarak daha çok heavy şeyler çalıyorum. Sık sık akort düşürüyorum. Distortion'ı güzel, haz veren bir amfi arıyorum özellikle. Her türlü önerinizi bekliyorum 🙂
 
Biliyorum, ilk amfimi almadan önce id core'la spider arasında kalmıştım zar zor bir spider bulup deneme fırsatı bulmuştum. Acemi halimle bile hiç hoşlanmamıştım spider'dan 😀
HT1 bana da mantıklı geliyor ama hayatımda hiç lambalı amfiyle çalmadım ton anlamında farkını bilmiyorum malesef biraz da bu yüzden tereddütlüyüm ht1 konusunda. ID Core'dan bu kadar memnunken ht1'in kötü çıkacağını asla düşünmüyorum tabi yanlış anlaşılmasın.
 
Efekt pedalları vs ile uğraşmak istemiyorsanız ev için modellemeli amfi daha idealdir diye düşünüyorum. Ben de Fender Mustang 2 kullanıyorum mesela. Fazlasıyla yeterli, bir araştırabilirsiniz.
 
Elbetteki Gilmour çok özel bir adam. Bunu kimse gözardı edemez. Ama onu özel yapan kesinlikle gitar tekniğinden ziyade, güzel solo ve parça bestelemesinden kaynaklanıyor. Bence müziğinde de kesinlikle teknik kadar kullandığı ekipmanın büyük önemi var. Gilmour da bunu kabul eder ki, teknik-tuşe denildiğinde akla Jeff Beck, Mark Knopfler, Clapton, SRV gibi adamlar gelir.
Tuşe ve teknik ayrı şeyler. Tuşe, ("touch") adı üzerinde, dokunmak ile ilgilidir. Türkçe'de yanlış kullanıyoruz. Hatta bazıları ota b.oka "tuşe" diyor. Gerçekte icra kabiliyetinden (İngilizce "articulation") bahsediliyor, ama buna da "tuşe" diyoruz. Temiz çalmaktan bahsediyoruz, bazıları buna da "güzel tuşe" diyor. Bunların tümü hatalı kullanım, Türkçe'de gelişmiş bir gitar pedagojisi terminolojisi olmamasından kaynaklanıyor sanırım. Bir gitaristin oldukça ortalama tekniği olabilir, ama elinden çok güzel ton çıkarabilir. Hatta "sloppy" (karambol çalan, sağ-sol el senkronizaysonu bozuk ...) tekniği olup çok güzel ton üreten insanlar biliyorum.
Klasik müzik yorumcuları arasında "kendi tonu olmak" diye bir şey vardır. Klasik müzik yorumcusu olmak için bu karakterli ve özgün tona sahip olmak gerekir, aksi takdirde yorumcu kariyeriniz olmaz. Bunun ne kadar hassas bir şey olduğunu şöyle belirteyim: Erkan Oğur'un klasik gitar yorumcusu olmamayı tercih etmesinin nedeni budur, röportajında açıkça "klasik gitarda kendi tonum olmadığını fark ettim" demiştir. Hepimizin kendi özel dokunuşumuzdan kaynaklanan bir tınımız vardır, ama bazı kişilerde bu çok daha barizdir. Gilmour böyle bir adam. Kendi hesabıma hiç bir zaman çok güzel solo bestelediğini filan da düşünmemişimdir, açıkçası, ben nota tercihlerini oldukça yavan bulurum. Ama adam iki nota vurur, dinledikçe dinleyesin gelir... Aynı notaları aynı tonla başkası çalsın, yavan kalabilir.
 
Tuşe ve teknik ayrı şeyler. Tuşe, ("touch") adı üzerinde, dokunmak ile ilgilidir. Türkçe'de yanlış kullanıyoruz. Hatta bazıları ota b.oka "tuşe" diyor. Gerçekte icra kabiliyetinden (İngilizce "articulation") bahsediliyor, ama buna da "tuşe" diyoruz. Temiz çalmaktan bahsediyoruz, bazıları buna da "güzel tuşe" diyor. Bunların tümü hatalı kullanım, Türkçe'de gelişmiş bir gitar pedagojisi terminolojisi olmamasından kaynaklanıyor sanırım. Bir gitaristin oldukça ortalama tekniği olabilir, ama elinden çok güzel ton çıkarabilir. Hatta "sloppy" (karambol çalan, sağ-sol el senkronizaysonu bozuk ...) tekniği olup çok güzel ton üreten insanlar biliyorum.
Klasik müzik yorumcuları arasında "kendi tonu olmak" diye bir şey vardır. Klasik müzik yorumcusu olmak için bu karakterli ve özgün tona sahip olmak gerekir, aksi takdirde yorumcu kariyeriniz olmaz. Bunun ne kadar hassas bir şey olduğunu şöyle belirteyim: Erkan Oğur'un klasik gitar yorumcusu olmamayı tercih etmesinin nedeni budur, röportajında açıkça "klasik gitarda kendi tonum olmadığını fark ettim" demiştir. Hepimizin kendi özel dokunuşumuzdan kaynaklanan bir tınımız vardır, ama bazı kişilerde bu çok daha barizdir. Gilmour böyle bir adam. Kendi hesabıma hiç bir zaman çok güzel solo bestelediğini filan da düşünmemişimdir, açıkçası, ben nota tercihlerini oldukça yavan bulurum. Ama adam iki nota vurur, dinledikçe dinleyesin gelir... Aynı notaları aynı tonla başkası çalsın, yavan kalabilir.
Ne diyeyim, hep hislerime tercüman oluyorsun...🙂
"Tuşe" çok genel olarak kullanılan bir terim olup, sanatın her alanında ifade bulabilir.
Resimde de, "pentürün-painture" bir parçası şeklinde "tuş" olarak kullanılır (dokunmaktan çok boya katmanını yüzeye bırakma, yani yerleştirme anlamında...
Usta ressamların"tuşu" kuvvetlidir, ve sanatsal yeterliliği olan doku, şekil ve hacmi yaratırlar... Bununla beraber, usta olmayıp, tuşu kuvvetli olan ressamlar da vardır, aynen senin dediğin örnekten yola çıkarak...
Müzik aletlerinin her çeşidinde tuş(tuşe) o duygunun geçirilmesini sağlayan dokunuştur ; o aslında enstrümana değil kalbe dokunuştur diye yorumlamayı seviyorum ben...
Klavyede, nuansı ve tınıyı ayarlayabilmek tellilere göre daha zor, çünkü hassasiyeti oldukça düşüktür.
Acemi bir ressamken bile spatulayı fırça kadar rahat kullanırdım, çünkü tuşum yüksekti(kuvvetliydi)...Ama acemiydim sonuçta, eksikler fazlaydı ama resimlerimdeki duyguyu yakaladıklarını söylerdi insanlar, akordiyon çalarken de öyle...
Teknik, tabii ki çok önemli, ama sanat teknik değildir ; sanatın tekniği vardır ve herşey duygunun ifade ve karşıı tarafa geçirilmesine hizmet etmek zorundadır diye düşünüyorum.
 
Biliyorum, ilk amfimi almadan önce id core'la spider arasında kalmıştım zar zor bir spider bulup deneme fırsatı bulmuştum. Acemi halimle bile hiç hoşlanmamıştım spider'dan 😀
HT1 bana da mantıklı geliyor ama hayatımda hiç lambalı amfiyle çalmadım ton anlamında farkını bilmiyorum malesef biraz da bu yüzden tereddütlüyüm ht1 konusunda. ID Core'dan bu kadar memnunken ht1'in kötü çıkacağını asla düşünmüyorum tabi yanlış anlaşılmasın.
Ben hayatımda IV15 kadar sıcak, leziz, analog (!) tonlar almadım. Bence sizin kulakta sıkıntı var. Petrucci bile kullanıyor. Hey yavrum hey!
 

Geri
Üst